TÜRKİYE GERÇEKLERİ OKUYUCUMDAN GELEN YAZI

  Babam 1970 yılında Almanya'nın Mannheim şehrine gelmiş ben 1980'de Mannheimda doğmuşum, babanın bir tek kızıyım ve 2 ağabeyim var. Mannheim'da mesleki eğitimimi tamamladım ve mesleğim üzere çalışmaya başladım. Her yıl babam arabanın barajını tıka basa doldurur bizi Kayseri'ye izine götürürdü. Benim Türkiye'deki hayat çok hoşuma giderdi ve yıl 2019'de karar aldım temelli Kayseri'ye dönmeye.

   Almanyadaki arkadaşlarım çok merak ettiler nasil bu adımı atmaya cesaret ettiğime ben ise temelli dönen annem ve babama yakın olmak için ve Türkiye sevdalısı olduğumdan bu adımı attığımı belirttim. Annemle babam Kayseri'ye 50 km uzaklıktaki köyümüzde ikamet ederler ben ise köy hayatını değil Kayseri'de kalmayı tercih ettim, kendime 3 odalı daire kiraladım şehir merkezine yakın. Şimdi aradan hemen hemen 2,5 sene geçti ve halen Kayseri'deyim kendi çapında tercüme işleriyle ilgileniyorum. Şu 2,5 sene içinde Memlekette neler gördüm, neler yaşadım. Almanya'da yaşadığım 39 yılda görmediğim şeyleri gördüm ben bu memlekette. Benim için anormal ama Türkiye'deki insanımız için gayet normal olan şeyler. İnsanımız sanki tüm hayat sorunlarını hükümet yaratıyormuş gibi herşeyi devletten bekliyor. Türkiyemizin sorunu hükümet değil, Türkiye'nin sorunu sadece kendi çıkarının derdinde olan insanımız. Amcaoğluma ev tutmaya yardımcı ol dedim sonra öğrendim ki akrabalık için değil komisyon için bana yardımcı olmuş. Teyze kızıma perdeci bul bana dedim daireme perde diktirmek için baktım ki oda benim icin değilde komisyon için yapmış.Tercüme ettiğim şirketler hepsi biride değil hepsi dinciside, dinsizide, sağcısıda, solcusuda, AK Partiliside CHP'liside işçisini Asgari ücrete haftanın 6 gününü 10'ar, 12'şer saat çalıştırıyor, mesayilerini ödemiyor. Kul hakkı kalmamış bu memlekette. Herkes herkesin sırtından en kolay şekilde çıkar elde etme derdinde. Akrabalıklar, Kardeşlikler, Arkadaşlıklar dahi çıkar için kurulu. İnsanımız ticarette yalan söylemeyi delikanlılık zannediyor. Yalanların üstünü örtbas ediyorlar. Zengin olan zenginliğe doymuyor, fakir ise kendi başarısızlığını hükümete yüklüyor. Kişilere göre Muamele, kişilere göre Fiyat uygulanıyor.

   İnsanımız evini tertemiz tutar ama sadece evin içi, evin dışarısı olduğunda eline geçen herşeyi yola atar, cadde ve sokaklara yere atar. Hele şu çıt çıt çekirdek çitleyenler.

   Eğer bir Mevkiye gelebilmişsen adamsın ya değilse seni kimse adamdan saymıyor. Hele hele en tiksindiğim "Ben Üniversiteliyim" "Ben Mühendisim" diye insanımızın kendilerini başkalarından üstün görmeleri be kendi insanımızından onları cidden kendilerinden daha üstün görmeleri cok iğrenç bir durum. Uzayada çıksak ama insanımız insan olmadıktan sonra bu memleket hiçbir yere varamaz. Avrupa'nın birçok ülkesinde olmayan hastane yapılır, ya doktor artistlik peşinde yada odasında olmaz, emniyetçi görev başında değil sigara içmede olur,   hemşirelerin hastayla değil tiktok videolarıyla meşgul, hastalar desen ya doktora bağırıp çağırır yada başkasının sırasını kapma derdinde. Trafikte desen yaya geçidini takan yok, arabanı devletin yoluna park edersin dükkan sahipleriyle kavga edersin onların dükkan önü oldugu için sahip çıkar polisimizde seyreder. Koca Kayseri'de Trafik Polisi yok diyebilecek kadar Trafik Polisi var, Kimsenin kurallara uyduğu yok. Cezalar caydırıcı değil diye hükümete suçu bulurlar, suçluyada ceza verildiğinde bu sefer suçlu gördükleri hükümete söverler. İnsanımızın zihniyeti değişmedikçe kim gelirse gelsin bu Memleketin başına iki yakanız bir araya gelmez. Ben yinede Almanya'ya geri dönme düşüncesinde değilim kendimce doğruları yaşıyorum yanlışlardan uzak duruyorum.

   Saygilar ve sevgiler

  Kayseriden.

Aysegül K.

©️Almanci'22