1990 yılları öncesi Antalya"nın iki sürgün yeri ilçesi vardı. Birisi 5000 kişinin altındaki nüfusuyla doğudaki Gündoğmuş ve diğeri de 1300-1800 arası nüfusuyla Kaş ilçesiydi. O yıllarda Kaş"tan il merkezine rutin bir araç ile gitmek imkanı yoktu. Önce Gömbe"ye ve Elmalı"ya oradan Antalya’ya gidilebilirdi. Bazen yolculuk iki gün sürerdi, ben 1969 yılından sonra İstanbul"a üniversiteye giderken, Finike"de, Gömbe"de Elmalı"da yattıktan sonra Antalya"ya gittiğim günleri hatırlıyorum. O yıllarda Kaş merkezinde yeterli içme ve kullanma suyu yoktu. 1800 yıllarından beri ilçeye su sağlayan Pınarbaşı Mahallesindeki kaynaktan demir borularla ilçeye su geliyordu. Gelen su kireçli olduğundan, boruların içi kireçle kaplandığından boruların ortasında "parmak çapında " bir yer kaldığından ilçede yokuşta olan evlere su çıkmazdı. Elektrik 1950 yıllarında kurulan jeneratör ile sağlanır, gündüz öğle saatlerinde 1 saat ve akşam saatlerinde de gece 12: 00’a kadar verilirdi. Gece cereyan kesilmeden önce 15 dakika arayla elektrikler söner yanar,"hazırlanın, elektrikler kesilecek " işareti verilirdi. Bu vesileyle yıllarca jeneratörü çalıştıran teknisyen Muammer Taşkın ve Ali Yıldırım"ı rahmetle anıyorum. O zaman telefonla bir yere ulaşmak çok zordu, sabah " Yıldırım " diye telefon yazdırılır öğleden sonra bağlanabilirdi. Genelde iletişimde " telgraf " kullanılır idi. Telgraf acele veya yıldırım olursa postacılar hemen teslim ederlerdi. Acil durumlarda hep pahalı olan " Yıldırım " telgraf yazdırılırdı.
Antalya"nın doğusunda bulunan Gündoğmuş ilçesi, il merkezine uzak, dağlık bir alanda, düzgün yolu ve ekonomisi olmayan bir ilçemiz idi. O yıllarda genel seçim olduğunda, iktidara gelen siyasi partiye muhalif olan memurların listesi hazırlanır, iktidar partisi ilçe başkanı bunu hemen milletvekillerine verir bir iki ay içerisinde muhalif memurlar hemen tayin ettirilirdi. İl içinde tayin daha kolay olduğundan, bizim ilçeden sürülen memurlar uzak ve mahrumiyet olan yere gitsin de aklı başına gelsin diye genelde Gündoğmuş"a sürgün edilirlerdi. Manavgat, Alanya ve diğer büyük ilçelerden muhalif memurlar, merkeze uzak, mahrumiyet yeri diye Kaş"a sürülürlerdi. Demokrat Parti, sonra Adalet Partisi döneminde genelde " solcu veya devrimci " olarak nitelenen memurlar, her siyasi iktidar değiştiğinde sürgün gibi tayin edilirdi. O zaman ilçe çok küçük olduğundan, gidecek memurları hepimiz bildiğimizden onlara " Denkleri hazırla " gelecek hafta sen gideceksin " diye ağır şakalar yapardık. Muziplik olsun diye bazı memurları " sen iktidar partisi ilçe başkanını ziyaret et, kendini anlat tayinden/ sürgünden kurtulursun " diye ikna edip iktidar partisi ilçe başkanlarına ev ziyaretine gönderirdik. Antalya Merkezden veya diğer doğu ilçelerden bir memur tayin olduğunda, biz zaten onun sürgün geldiğini bildiğimizden hem onlarla dalga geçer hem onları teselli ederdik. O yıllarda sürgün tayin nedeniyle Kaş"a gelen memurlar önce ilçenin uzaklığı ve mahrumiyet nedeniyle ağlarlar ama 2- 3 sene kaldıktan sonra ; buradaki insanların sıcaklığına, komşuluğuna ve dostluğuna alışırlar ve ilçeden başka yere tayin olduklarında yine ağlarlardı. Bunun için halk arasında memurlar için ;
- Bir geldiklerinde ağlarlar, bir de giderken ağlarlar " diye bir deyim oluşmuştu. 1985 yılından sonra Anavatan Partisi iktidarından sonra ilçede kalkınma başladı, yollar yapılmaya başlandı, elektrik ülke genel ağına bağlandı, PTT de otomatik santral sistemi devreye konuldu. Anavatan Partisi"nin solganı " dört eğilimin " birleşimi olduğundan o dönemde siyasi nedenle memur sürgünü yaşanmadı. Aradan geçen 40 yıl sonra Kaş yeniden sürgün yeri oldu.1985 yılından önce uzaklığı, ulaşım, iletişim yokluğu, mahrumiyet nedeniyle buraya siyasi iktidara muhalif memurlar buraya sürülüyordu. Şimdi ilçe turizm de bir marka haline gelmiş, konut satış fiyatları, kiralar, yiyecek ve içecek giderleri o kadar artmış ki buraya gelen memurlar, maddi açıdan yine " sürgüne gelmiş "gibi olacaklardır.
Kaş ilçe Merkezinde sıradan evlerin kirası 2 bin 250 ve 2 bin 750 Lira arasında, Çerçiler Mahallesinde 1500-2000 lira, Ağullu ve Çukurbağ Mahallelerinde ise kiralar 1500 lira civarındadır. Koronavirüs nedeniyle yerli turist ; daha temiz ve özel olduğunu düşündüğü için " apart " denilen içinde yatak odası, mutfak bulunan yerlerde kalmak istiyor. Böyle olunca mal sahipleri eski kiracılarını çıkarıp binasını apart yapmak istemek de ,yeni yapılan binalar ise tamamen apart olarak inşa edilmektedir. Bu nedenle bu yıl ilçeye yeni tayin olacak memurlar için onları çok zor günler beklemektedir. Kiralık ev bulmaları imkansız, bulsalar bile çift maaş olmadan kiraları ödemeleri imkansızdır.
1985 yılında Çerçiler ve Gökseki Mevkilerine kurulan " kaçak mahalleler "son iki yıl öncesine kadar ilçede kiralık ev ihtiyacı karşılamaktaydı . Artık kaçak mahalle kurma imkanı yoktur, arsa ve inşaat maliyetleri de birkaç kat artmıştır. Bu nedenle ilçemiz memurlar yönünden yine sürgün yeri haline gelmiştir. Yeniköy Mahallemizde bir hazine arazisi olduğu ve buraya TOKİ tarafından toplu konut yapılması düşünüldüğünü öğrendim. Bu konuyu Kaymakamlığın, Yerel yönetim ile birlikte takip etmesi ve konuya hızlandırması gereklidir diye düşünüyorum.