Genç bir bayan otobüste oturdu. Bir sonraki durakta gürültülü ve aksi yaşlı bir kadın geldi ve yanına oturdu.
Koltuğa sıkıştırdı ve sayısız çantasıyla ona çarptı. Genç bayanın diğer tarafında oturan kişi üzüldü, neden sesini çıkarmadığını ve bir şeyler söylemediğini sordu. Genç bayan gülümseyerek cevap verdi:"Bu kadar önemsiz bir şey için kaba olmak, tartışmak gerekmez, birlikte yolculuk çok kısa. Bir sonraki durakta ineceğim. "
Bu cevap altın harflerle yazılmayı hak ediyor:"Bu kadar önemsiz bir şey için tartışmaya gerek yok, beraber yolculuğumuz çok kısa"
Her birimiz buradaki zamanımızın çok kısa olduğunu fark etsek; kavgalarla, nafile tartışmalarla, başkalarını affetmemek, hoşnutsuzluk ve kusur bulma tutumuyla karartmak zaman ve enerji kaybı olurdu. Birisi kalbini mi kırdı? Sakin ol, yolculuk çok kısa. Birisi seni kışkırttı mı ya da korkuttu mu?
Sakin ol affet yolculuk çok kısa. Birisi sana ihanet mi etti, zorbalık mı etti, aldattı mı ya da küçük düşürdü mü?
Sakin ol affet yolculuk çok kısa
Kim başımıza ne dert getirirse getirsin birlikte yolculuğumuzun çok kısa olduğunu hatırlayalım.Kimse bu yolculuğun süresini bilmiyor. Kimse ne zaman duracağını bilmiyor. Birlikte yolculuğumuz çok kısa. Arkadaşlarımızı ve ailemizi sevgiyle analım. Birbirimize karşı saygılı, nazik ve affedici olalım. Minnet ve mutlulukla dolsun. Eğer seni kırdıysam, senden af diliyorum. Eğer beni üzdüysen, zaten affım vardır. Affetmet yüceliktir.
Ne de olsa, Birlikte Yolculuğumuz çok kısa! İyi yolculuklar Dostlar !
YALAN DÜNYA
Adam arabasının arka camına yazdırmış; “Anlat, anlat sen yalanı çok seversin!”
Demek ki çok canı yanmış, günümüzde hayatı yalan, her cümlesi her davranışı yalan ve sahte o kadar insan var ki, hangisini anlatayım. Eskiden yaşanılan küçül çevrelerde; sülaleler, aileler ve kişiler kaşık sepetine kadar bilindiği için “ palavracı, yalancı, sahtekar, eli uzun, namus düşkünü vb. aileler, kişiler “ sülale lakaplarıyla “ bilinirdi. Bazı insanlara “ Bazı insanlara “ Kırkyalan “ gibi sıfatlar takılırdı. Bazı insanlar için ;
- köpek kuyruğunu salladıkça yalan atar” derlerdi.
Günümüzde kimse kimseyi sülalesiyle tanımadığından önyargısız olarak insanların sahte davranışlarına ve yalan sözlerine kanarak “kıtır”denilen yalanlara inanmaktadır.
Modern hayatta yalan hayatın vazgeçilmez çarkı gibidir. Yalansız hayat yavaş ve çok sade olur diye düşünüyorum. Yalanlar hayata, ticaret,siyaset, toplumsal ve kişisel ilişkilere hareket ve renk getirmektedir.
Tek tanrılı dinlerde yalanlar üçe ayrılır.
1-) Karı koca veya aile ilişkilerini düzeltmek için atılan zararsız yalanlar.
2-) Husumetli veya ihtilaflı, dargın kişileri/ kabile veya toplumları uzlaştırmak, barıştırmak, sulh/ barış sağlamak için söylenen yalanlar.
3-) Savaşta düşmanı yanıltmak, kandırmak ve yenmek için söylenen yalanlar.
Modern hayatta da yalanlar; Beyaz yalanlar, pembe yalanlar ve kara yalanlar gibi renklendirilerek masum hale getirilmiştir. Aile ve aşk hayatı için söylenen yalanlar pembe,
İnsanların arasını yapmak, bozuk ilişkileri düzeltmek ve barıştırmak için söylenen, hatta insanları övmek, insanın vasıflarını abartmak güncel deyimle motive ermek için söylenen yalanlar “ zararsız, beyaz yalanlardır.
-İnsanları kötüleyen, onları birbirine düşüren, onların birbirlerine küsmesine, birbirlerine saldırmalarına yol açan “ … o senin için böyle böyle “ dedi şeklindeki yalanlar ise “ kara “ yalanlardır.
Sahi siz hangi yalanların farkında sınız?
İNSANLAR GERÇEK KARAKTERİNİ VE YÜZÜNÜ SAKLAR
Birçok insan başkalarını aldatmak, kandırmak, yanıltmak için kendini “Başka bir kişi” gibi tanıtır.
İnsanlar duyduklarına değil gördüklerine inanırlar. Genelde çoğu insanın dedikleri, söyledikleri ile yaptıkları aynı değildir. Birçok insan başkalarını aldatmak, kandırmak, yanıltmak için kendini “Başka bir kişi” gibi tanıtır ve konuşur. Gerçek karakterini ve yüzünü saklar. Atalarımız “ sarımsağı gelin etmişler kırk gün kokusunu saklamış” derler. Günümüz insanı günlük hayatta, ticarette, siyasette her yerde diğer insanları etkileyecek, onları ikna edecek “ şeyler” söylemektedir. Bu söylemler modern psikolojik yöntemlerle yapıldığı için günümüz insanı “ Söylenenenlere” inanmaktadır. Konuşulanların sonuçlarının görülmesi zamanı geldiğinde insanlar acı gerçeklerle karşılaşmaktadır.
Günümüzde gerçeği bulmak ve görmek herkesin harcı değildir. Yapay zeka teknolojisi ile olmayan şeyler “ Olmuş, varmış “ gibi gösterilebilir.
BENİM BALONLARIM VARDI !
Söylenen bütün masallara inanırdık.
Onlar mı bizi kandırdı biz mi aldandık.
Bayramları bekler bayramları yaşardık.
Bayramlar mı eskidi bizler mi yaşlandık.
Benim balonlarım vardı.
Onları kimler aldı
Mutlu bayramlar vardı. Kimbilir nerde kaldı. Dostumdu benim balonlar
Çocuklar beni anlar
O çocuklar ve o balonlar. O çocuk yüzlü bayramlar şimdi nerdeler.
Hani nerde o ışıklar çocuksu sevgiler.
Gitti mi yoksa yine gelir mi o günler.
Nerde kaldı masallar sevgiler günler.
Söylenen bütün masallara inanırdık
Onlar mı bizi kandırdı biz mi aldandık.
Bayramları bekler bayramları yaşardık.
Bayramlar mı eskidi bizler mi yaşlandık.
( İBO- İbrahim Sesigüzel’in seslendirdiği şarkı sözleri)