(SOSYAL YAZILAR)

   ERKEKLER ve EVLİLİK

   Bütün Dünya toplumlarında kadınlar " rahim enerjisi " nedeniyle hep bir erkek çocuklarının olmasını ve " soylarının onlar tarafından " devam ettirilmesini ister. Siz hiç çam ağacının olacak yangınlara karşı ormanda tohumlarını nasıl toprakta sakladığını, kozalakları içinde bulunan tohumları yanan kozalakla metrelerce öteye attığının biliyor musunuz ?

   Kız veya kadın evleneceği erkeğin,güzel,boylu,boslu,yakışıklı ve güçlü olmasını sadece kendi zevki için istemez. Doğacak çocuklarının ve torunlarının da aynı şekilde olması için ister. Bunu tamamen bilinç altı rahim gücü dediğimiz davranışlarla yapar. Eski dönemde evlilik çağına gelmiş oğlu olan, anneler, sülale, sülale, köy, şehir gezerek oğullarına " güzel çocuklar doğuracak, ileride neslini güzelleştirecek " kızlar, gelin adayları ararlardı. Ben etrafımda evlenmek için 40 kız bakan ama beğenemeyen sonunda kaderin karşısına çıkardığı kızla evlenen kişiler ve aileler biliyorum. Ben tasavvuf felsefesine inanan bir insanım bana göre iyi evlilik yapmak için bir terazi yoktur. Evlilik tamamen rastlantı. atalarımızın dediği gibi " kısmet " işidir. Biz ne kadar zeki olsak, aklımızı kullansak bile görünen, bilinen şeylere göre ölçüm ve tercih yapacağımızdan işin gerçek yüzü daha sonra evlendikten sonra ve hatta 40 yaşından sonra ortaya çıkar. Atalarımız der ki ;

- Sarmısağı gelin etmişler 40 gün kokusunu saklamış,40 günden sonra gerçek yüzünü ortaya çıkarmış. Evlenmek isteyen. hatta kızını, iyi oğlanlarla, ogullarını iyi güzel,asil kızlarla evlendirmek isteyen aileler " kötü huylarını ve kötü görüntülerini hep gizlerler.

Günümüzde yaygın olarak sosyal medya yoluyla herkes kendini göründüğünden " bambaşka " kişi gibi gösterip muhatabını kandırmaktadır. Çünkü eski devirlerdeki gibi kız tarafının tüm sülalesini; ailesini araştıran, kız evine gizlice gidip,halı ve kilimlerin altına bakan,tuvalete gitme bahanesiyle ailenin " helasının " durumunu inceleyen " dünürcü teyzeler yoktur.

Günümüzde, yolda,iş yerinde,plajda, kafeteryada, sosyal medyada birbirini görünen yüzünü görüp beğenen gençler kendileri karar vererek evlenmekte ve birkaç yıl içinde de " anlaşarak veya döğüşerek " boşanmaktadırlar. Güncel istatistiklere göre bir yıl içinde evlenen 100 çiftten 43"ü 1-5 yıl arasında boşanmaktadır.

Bu sorun günümüzün bilhassa " yemeden içmeden oğullarını okutup büyük meslek sahibi yapan " annelerin çok derin üzüntü konularından birisidir, ama kimse kendi başına gelmeyince bunları konuşmak bile istemez.

Gelelim eğlenilecek erkeğin yanında evlenilecek erkek bulmanın zorluğuna, erkekleri bir kadının gözüyle şöyle sınıflandırabiliriz.

- Cimri erkekler,

- Ana kuzusu erkekler,

- Baba parasıyla hava atanlar,

- Alkol, kumar, sigara, yasak madde bağımlısı olanlar,

- Gece hayatına düşkün her gün bir barda, bir kadınla sabahlayanlar.

-Yasa dışı, karanlık bir hayatı olanlar,

-Ağzı bozuk, küfürbaz, her cümleye " sinkafla başlayanlar,

- İşi, mesleği yeterli bir geliri olmayan ve çalışmayanlar,

- Durmadan kendini ve servetini anlatanlar, övenler.

-Anne ve babasına kötü davranan " hayırsız evlat " denilen erkekler...

Bu kadar kötümser ama günümüz hayatın da tam gerçeği kara bir tablo çizdim. Bu kadar kötü adamın içinden " aile babası olacak, eli ayağı düzgün, efendi iyi aile çocuğu " damat adayını da seçmek kız annelerine ve evlenecek kızlarımıza düşmektedir.

BENİM ÇOCUKLUĞUM

Benim çocukluğumda ülkemizde gelişmiş bir sanayi yoktu. Okulda kullandığımız kurşun kalem ve silgi bile, Çekoslavakya, Romanya malıydı. İthal edilen mallar çok pahalıydı, Alman malı malzemeler çok kaliteliydi. Gaz lambası camı bile hemen kırılır, Avrupa malı olan lamba, çakmak gibi şeyler daha dayanıklı ve pahalıydı. Malını övmek isteyen satıcılar veya övünen kişiler örneğin ayağındaki çizme için ;

- Avrupa bu, Avrupa ..! Diye öğütürlerdi.

Günümüzde sanayimizin o kadar geliştiği bu gün Avrupa ve dünyanın çeşitli ülkelerine binlerce çeşit kaliteli malı dış satım yapıyoruz. Lafı nereye getireceğim, ülkemizde her türlü imalat ve teknolojinin kalitesi yükselmesine rağmen “insanın kalitesi “düşüyor

Eskiden vatanı, milleti içinde yaşadığı toplumlara hizmet etmek, bir takım eserler bırakmak isteyen siyasetçiler; hayırseverler, idealistler, inanç sahibi insanlar vardı. Bunlar hiç bir karşılık beklemeden sırf nam, hayır/sevap için toplumlarına hizmet ederlerdi. Bu gün gölgesini bile başkalarına vermeyen insanlar türedi. Her şeyin kalite ve konforu artarken ters orantı olarak günümüz insanının kalitesi neden düşüyor. Büyüklerimizden gördüğümüz örf ve adetleri ne çabuk terkettik. Yine çocukluğumda Almanlar’dan soğuk birbirine selam vermeyen, arkadaşına çay, sigara ikram etmeyen insanlar olarak bahsedilirdi. Günümüz insanı şimdi tam olarak Almanlaştı. Almanların “ çalışkan, kuralcı” taraflarını da alırsak ben Alman’lar gibi olmaya razıyım. Kimse kimseyi rahatsız etmesin, çöpünü yola, parka atmasın, kimsenin sırasını almasın. Bekleyelim ömrü olanlar görecek zıpır kuşaklar bizi nereye doğru götürecekler?

HAYAT GİTTİKÇE ZORLAŞIYOR

Hayat gittikçe zorlaşıyor, çok bilinmeyenli denklem gibi her devir yeni proplemler ve tuzaklar çıkarıyor. Bizim kültürümüzde diğer insanlar bizim için” can “ veya “ kardeş “ iken şimdi herkes birbirinin rakibi veya düşmanı oldu.

Günümüzde artık Cuma hutbeleriyle “ millete din yoluyla, doğruluğun, dürüstlüğün, iyiliğin, mümin kardeşliğinin” anlatılması imkansızdır. Dışarıda yaşanan hayatın gerçekleri ile dinsel öğretilerin kural ve öğütleri arasında dağlar kadar fark vardır. Aileden başlayarak okullarda, hayata dair daha gerçekçi ve faydalı eğitimler verilmelidir. Yıllardır çocuklara ailelerde, okulda verilen eğitimlerin sonuçlarını günümüz hayatında her gün görmekte ve yaşamaktayız. Artık bir takım şeylerin yanlış gittiği görülmeli, herkes şapkasını eline almalı, düşünmeli ve gereken önlemler alınmalıdır. Sahi siz ne düşünüyorsunuz, hayat böyle giderse bu toplum size göre nereye gidiyor?. Yarınlarından, çocuklardan, torunlardan yana içiniz rahat mı?

Foto; maymun çıkmaz ağacı çiçekleri.

 İKLİMLER DEĞİŞTİ

  İklimler değişti, insanlar değişti, ağaçlar, meyveler değişti. Modern hayatın bize zorla kabul ettirdiği yaşam tercihleri değişti. Küresel iklim değişiklikleri ve ekonomik sistem sonucu maymun cinsi yaratıklardan evrimleştiği ileri sürülen uygarlaşan insanlar tersine evrimleşerek “ vahşi zamanlarına “ doğru geriye dönerek “ duyarsız, acımasız ve canavar “ haline geldi.

Bin yılardır kırsal kesimin “ çerezi olan menengiç/ yabansakızı ağaçları insanlara küstü. Artık kırmızı meyveleri olgunlaşmıyor. Bize “ genevir “ vermiyor. Sanki bize ;

    - Artık bana ihtiyacınız yok” diyor,

Sanki doğa ile ilişkimizi azaltınca doğa bize kırılmış zıpır kuşağı deyimiyle bize “trip” atıyor.

Doğadan tamamen kopan, insanlar arası iletişimi kesen, toplumsal yardımlaşma ve empati duygularını kaybeden çelik kapılar, beton kutular içinde hiç bir zaman doğal yaşadığı zamanki huzuru yaşayamayacaktır.@öne çıkar

KİMİSİ UZAK DİYE

İyi akşamlar.

Kimisi uzak diye,

Kimisi mahrumiyet diye,

Kimisi burası da çok uçmuş,

Kimisi buralar Yunan Adalarından pahalı olmuş diye” KAÇ’arken.

Kimisi de benim gibi;

ne de olsa memleket,

atalarımızın toprağı, biz onun yokluğuna,

zorluğuna,

coğrafyanın dikliğine,

kayaların keskinliğine,

denizin azgınlığına,

İnsanların kör inadına rağmen

biz bu coğrafyayı KAŞ’ımız gibi seviyoruz.

Varsın binlerce insan rant peşinde koşsun, para için dedesinin/ ailesinin içinde mezarı olan tarlaları yabancılara satsın. Biz mezarlıkta yatan binlerce atamızın hatırına bu toprakları delicesine seviyoruz.

Varsın eskiden vatan; millet, adil düzen, proletarya/ devrim diye yırtınan ve bu “gündöndü çiçeği” gibi dönen abilerimize rağmen biz bu topraklara aşığız.

Varsın binlerce insan rant peşinde yarış atları gibi koşsun, ben sufi dervişler gibi sırtında heybe, elinde asa aheste, aheste halkımın içinde dolaşmaya razıyım.

Varsın, bütün tarlalar, arsalar, villalar sizin olsun “ bana insanlığı “ bırakın yeter.

66 Büyük, 120 küçük kavimin medeniyetine ev sahipliği yapmış ve onların mezarlığı olmuş bu coğrafya/ bu topraklar yeri geldiğinde ihtiyacı olan lider kişilikleri çıkaracaktır. Ben buna bütün kalbimle inanıyorum.

Bilmem siz ne düşünüyorsunuz?

O ESKİ İNSANLAR NERDE?

90'ları yaşamış "y"kuşağı olarak

Merak ediyorum eski insanlar nerde?

Tv'de bir biriyle saygı içinde konuşan büyükler nerde?

Veresiye yazan bakkal amca nerde?

Evin anahtarını bıraktığımız o iyi komşu nerde nereye taşındı?

Bizi, ailemizden etimizle, kemiğimizle kabul eden o idalist öğretmenler onlar nereye gitti nereye çıktı tahinleri?

Ekmeğinin peşinde direksiyon sallayan o taksici arabasında bişey unutulunca canını dişine takan ortalığı ayağa kaldıran o emanetin sahibini bulan taksici nerde?

Hani nerde onlar?

Ne diyordu yaşar kemal

O güzel insanlar, o güzel atlara binip gittiler.