A Milli Futbol Takımı ne yazık ki, Hollanda'ya elendi. Bizi eleyen Hollanda'da İngiltere'ye elendi. İki maça şöyle baktığımız zaman öne geçen takımlar kaybetti. Her iki takımın da hatası aynı. Öne geçtikten sonra beklemek. Bu da pahalıya patlıyor. Biz de aynı şekilde, öne geçtikten sonra defansa çekilerek en büyük hatalardan birini yaptık. Bunu ligimizde de görüyoruz. Bir golün üstüne yatmak gibi bir hastalık. Ne yazık ki, kontrataklarla gole gitmek ve farkı artırmak. Ama rakibin baskısı karşısında ne yazık ki, gol ve gollere engel olamıyorsunuz.
Bizim yaşadığımız olayın aynısını Hollanda da yaşamış oldu. Öne geçtiği maçta geriye yaslanıp, kontrataklarla gol aramaya çalışınca aynı sona ulaşmış oldu. Öne geçtikten sonra rakibin şaşkınlığını iyi değerlendirmek gerekiyor. Bunu Avusturya maçında yaptık. Gürcistan maçında aynı şekilde biraz beklememize rağmen yaptık. Portekiz maçında ne yazık ki yapamadık. Burada da yapabilirdik. Ama yine özgüven eksikliği yaşıyoruz. Aslında çok iyiyiz ama kendimize güvenimiz tam değil. Rakibi ne çok büyüteceksin, ne de fazla küçümseyeceksin. Her zaman dikkatli olacaksın!..
Bunu diğer takımlar da ne yazık ki, yaşıyor. Mesela daha Avusturya maçını düşündüğümüz zaman aynı sorunu yaşayan Avusturya olmuştu. Çünkü nasıl olsa Türkiye'yi evire çevire yeneriz gözüyle baktığı maçta beraberlik yüzü dahi göremedi.
Diğer maçları da gözönüne aldığımız zaman, bir yerde eksiklik olduğu kesin!.. Bu kadronun daha iyi işler yapabileceğinden eminiz. Çünkü daha önce hazırlık olsun, diğer elemeler olsun böyle inişli çıkışlı grafikler sergiliyoruz ya, aynı sorunu burada da yaşadık ne yazık ki!..
Tam güveniyoruz bu işi başaracağız diye bakarken, birden bire oluyorsa oluyor. Beklenmedik bir Milli Takımla karşılaşıyoruz. Evet kesin kazanacağız dediğimiz maçı kaybediyoruz. Kazanamayacağımız dediğimiz maçı da kazanıyoruz. Bu ne yaman çelişki anlamak mümkün değil!..
Biz taraftar gözüyle baktığımız zaman, en azından Türkiye final oynayacak bir kapasiteye sahip görünüyor. Bunun için de umutlanıyoruz. Bekliyoruz. Tam bu iş tamam dediğimiz anda bir de bakıyoruz ki yenilmişiz. İnanılır gibi değil!..
İşte burayı çözmek gerekiyor. Burada da kendimize olan güvenimiz tam değil diye düşünüyoruz. Çünkü rakipleri fazla abartmaktan kurtulamıyoruz. Evet rakip var ama biz de varız. Bunun bilincinde ayağımız yere tam ve sağlam basmamız gerekiyor. Ne yazı ki, biz tam burada kaybediyoruz.
Biz hala çok genç bu maçı kaldıramaz havasından da kurtulamıyoruz. Mesela İspanya'da 16 yaşındaki isim Lamina Yamal ile turnuvaya damga vurmaya devam ediyor. Biz hala oynatalım mı oynatmayalım mı derdinden bir türlü kurtulamadık. Ne yazık ki, diğer turnuvalarda da aynı sorunları yaşadık. Daha önce yarı final kapısından döndüğümüz zamanda aynı olaylar yaşanmıştı. Göz göre göre alacağımız maçları veriyoruz. Bir kez ben duygusundan kurtulup, biz duygusuna ulaşmadığımız sürece bunu başaramayacağız gibi görünüyor!..
Bir de Hollanda ile yapılan maçlara şöyle baktığımız zaman 15 kez karşılaşmışız. Bunlardan 4 maçı biz kazanmışız. 7 maçı Hollanda kazanmış. 4 karşılaşma da berabere sonuçlandı. 14 gol atmışız, 21 gol yemişiz. Biraz daha dikkatli olmuş olsaydık bu maçı kazanabilirdik ve yarı finalde İngiltere'nin rakibi olabilirdik. Ama olmadı!..
Peki Hollanda'yı geçmiş olsak, İngiltere'yi yenebilir miydik diyeceksiniz. Evet kendimize olan güvenimiz ve bu kadro ile çok şeyleri başarabiliriz. Daha önce de söylediğimiz gibi, kadroda bulunan futbolcuların tümü çok değerli. Takımlarında neler yaptıklarını görüyoruz. Yalnız bir eksiklik var!.. Bunu mutlaka çözmemiz gerekiyor. Takımda gereken uyumu bir türlü yakalayamadık. Yakaladığımız zaman da gereksiz işler ile takım dağıtılmaya çalışılıyor. Yok ceza ve bilmem gereksiz şeylerle... Ayrıca bir futbolcu küfür içermediği sürece her türlü hareketi yapabilir. Merih Demiral'ın yaptığı Türk'ün öz benliğidir. İsteyen açıp tarihi araştırabilir. Çünkü herkes istediği hareketi yapıyor da, bir şey olmuyor da bize gelince mi sorun oluyor? Anlamak mümkün değil…
Burada bir örnek verebiliriz. Mesela kış olimpiyatları yapılıyordu Finlandiya'da orada tüm kayak yapanlar kurt işareti yapıyordu. O zaman neden bir şey olmadı da, Merih Demiral yapınca sorun oldu. Üstelik Almanlar da bir zamanlar yapıyordu.
Neyse sonuçta bunları gündeme getirerek, iyi giden futbolu baltalamaya çalışıyorlar. Bizimkiler de üzümlü kek gibi hemen atlıyorlar. Halbuki kazan turnuvayı daha sonra kim ne derse desin. Önemli olan başarmak değil mi?
Her ne ise, yaşattığınız başarılar için teşekkürler. Daha da iyi başarılar elde edeceğinize inanıyoruz. Siz bunu başarabilirsiniz. Siz de bu potansiyel var. Kendinize güvenin başınızı kaldırın, son topa kadar mücadeleye devam!..