Hayatı iyice görmek için bazen ayağa kalkmak gerekiyor. Kafamızı yukarı kaldırmazsak gökyüzünü ve yukarıları göremeyiz.

   Toplum içinde kalabalıklara uyarak sadece önümüze bakarsak hayatın gerçeğini hiç göremeyiz. Sadece sürü psikolojisine uyarak yaşarız. Sürübaşı nereye giderse oraya giden “koyun sürülerine” benzeriz. Günümüzde çeşitli yöntemlerle, çeşitli medya ve algı yöntemleriyle toplumlar sürü gibi yönlendirilmektedir. Nasıl yaşayacağımıza; ne yiyeceğimize, ne giyeceğimize, neye üzülüp ağlayacağımıza ve neye sevineceğimize yazılı ve görsel medyalar yoluyla medyalarda başkaları karar vermektedir. İnsanlar içinde bulundukları ekonomik ve sosyal değişiklikler nedeniyle şaşkındır. Gençler hayatta eski yöntemler yerine yeni metodlar kullanarak iyi yaşamak için yeni çözümler aramaktadır. Yaşlılar ise aniden değişen hayat koşullarını hiç anlayamadan, umutsuz ve şaşkın  yeni duruma uyum sağlamak için çaba sarfetmektedir.

   Hayat hepimize şans ve kolaylıklar getirsin.

Foto: Mirket.

HAYATTA HERŞEY BİR DENGE ÜZERİNE KURULUR

Hayatta her şey bir denge üzerine kurulur ve denge ile devam eder.

Emek, çaba, kazanç ve mutluluk bir denge ile yürütülürse insanlar mutlu bir hayat sürebilirler.

İnsan bir tercihe göre denge sağlamaya çalışır. Bazen tercih hataları dengeyi bozar, çok çalışarak çok kazanmayı tercih eden insanlar önce sağlıklarını, onurlarını, insanlıklarını kaybederler. Çalışma, kazanç, insanlık ve mutluluk bir denge ile yürütülmelidir. İnsanlar hayat yolunda bu dengeyi sağlamazsa varlık içinde yokluk, zenginlik içinde hastalık ve huzursuzluk yaşayabilirler. Hayatta dengeyi sağlamak konusunda toplumda yeterli eğitim, bilgi ve görgü yoktur. Hayat dengesini unutan ve hayat yarışına giren insanlar bilinçsiz bir şekilde önlerindeki insanları taklit ve takip etmektedir.

Günümüzde para kazanmak ve iyi yaşamak için etrafı ile kavga ederek yaşamaya çalışan insanların çoğu sağlık ve huzurlarını kaybetmişlerdir. Toplumsal huzur ve mutluluk kaybedilince insanlar geçmişte yaşadıkları yanlış tercihlerin sonuçlarını görmeye ve yaşamaya başlamıştır.

Günümüzde insanlar sosyal medya yoluyla “ iyilik ve güzellik, yardımlaşma” konularında öğütler ve kurallar paylaşmaktadır. Bu yazılar kaybettiğimiz sosyal dengeyi, huzuru ve mutluluğu geri getirebilecek mi ? diye bekliyoruz.

GÜNÜMÜZ İNSANLARINDA TEKNOLOJİ VE KONFOR

Günümüz insanı artan teknoloji ve konfor ile kaybolan mutluluğu bulmak için yeni yollar ve yöntemler arıyor.

Sanayi ve teknolojinin, zenginliğin artması insanlığı doğadan ve doğal yaşamdan uzaklaştırdı. Doğal yaşamdan uzaklaşan insanlar gittikçe yalnızlaştı ve kendi sorunlarına odaklandı. Eskiden insanlar bilmedikleri veya merak ettikleri konuları bir aile büyüğüne veya bilen kişilere sorarlardı. Artık herkes bilmediği veya merak ettiği konuyu teknolojik aletlere soruyor. Ayşe hanım yemek tarifini internetten buluyor, çocuklar ödevlerini, makalelerini internetten buluyor. Evlenilecek eş, arkadaş internetten, hastalıklara şifa internetten, gidilecek tatil, yol, sokak, lokanta, kahve vs. hepsi internet aracılığıyla bulunuyor. Eskiden yol yordam sorulan yaşlıların veya aile büyüklerinin bir önemi kalmadı, bakkal, taksici esnafı gibi yerlere artık kimse “ bir yer, bir konu” sormuyor. Bu durum insanların birbirine muhtaçlıklarını ve manevi bağlarını bitirdi. Günlük, kişisel ihtiyaç ve sorunlarına yönelik evine, işine kapanan insanlar yalnızlaştı. Yalnız kalan insanların fiziksel ve ruhsal sağlıkları bozuldu. İnsanlık bu bunalım döneminde çabuk atlatırsa gelecek kuşaklar için faydalı olur diye düşünüyorum. Dağa, taşa; kuşa kurda, yoldakilere, iştekilere, hastalara, yolculara her ne sebeple olursa olsun gün sayanlara günaydın ve selam olsun.

Aslında tanışmasak, yüz yüze görüşmesek eskilerin deyimiyle “ biliş tanış” olmasak da aynı coğrafyada aynı gemideyiz ve yalnız değiliz. Ben sizin varlığınızı hissediyorum, sizde bulunduğunuz, yaşadığınız yerden beni hissedin. Bu bizi birbirimize bağlar, hepimize güven ve huzur verir.

Sağlık ve huzurla kalın.