Rusya Federasyonu içinde, Moğolistan'ın kuzeyinde yaşayan bir Türk halkı var, adını ilk kez duyuyor olabilirsiniz: Tuvalar.

Dilleri Türk dillerinin Sibirya grubuna ait Tuvaca, toplam nüfusları ise 314 bine yakındır.1

1989 yılına ait nüfuslarına ilişkin bir bilgiyi ise Prof. Dr. Nadir Devlet veriyor: 198.360. Genel nüfus içindeki oranları ise yüzde 64,29. Ruslar 98.831 kişiyle (yüzde 32,03) ikinci sırada bulunuyor.*

Ülkenin yüzölçümü 170 bin 500 km2. Tuvalara bazı dönemlerde Soyon, Sayan, Soyot, Uranhay adları verilmiş. Bazı Tuvaların Kırgız boyundan bazıları da Uygur boyundan olduğu bilinmektedir. Üst kimlik olarak Tuva adı benimsenmiş durumda.

Tuva'nın iklimi çok sert karasal iklim. Ocak ayı ortalaması, eksi 25 ile eksi 35 0C arasında. Temmuz ayı ortalaması ise 17 ile 20 0C arasında seyrediyor. Ülkenin yarısı ormanlarla kaplı.* Ne güzel değil mi her yer yemyeşil demek ki.

Tuva'nın başkentinin adı bazılarına saç baş yolduran bir cinsten: Kızıl. Daha önce Kızıl Hoto, ondan da önce Hem Beldiri adını taşıyordu.* Evet başkentlerine Kızıl adını vermiş Tuvalar. Bildiğiniz gibi Kırmızı Arapça kökenli bir sözcük ama Kızıl öz be öz Türkçe. Tabii Komünist anlamına falan da gelmiyor. Bu renge Türkler kızıl diyor, o kadar.

 

Tuvalar'da din ve adlar

 

"Tuvalar kız ve erkek çocuklara genel olarak Türkçe adlar veriyor. Fakat Türkçe adların dışında en çok Tibetçe adlar göze çarpmakta çünkü Tibet Budizmine inanıyorlar. Bazı yaşlardaki çocuklarda ise Rus adları görülüyor, Sovyetlerin egemen etnik grubu Ruslar'ın Rusça adları yaygınlaştırma, güzel gösterme çalışmalarının bir sonucu bu...

Tuvalar, İslam Öncesi Türk inancı olan Gök Tanrı veya Şamanizm inancı ile birlikte Moğolistan'ın etkisinde kalarak Lamaizm (Tibet Budizmi) dinini bir arada yaşıyor."

 

Kız ve erkek çocuk adları

Tuvalar'ın çocuklarına verdikleri adlardan birkaç örnek verelim: Ayas (Türkçe erkek adı), Mergen (mahir,akıllı demek, erkek adı), Şolban (yıldız demek, erkek adı), Sayan (Erkek adı), Aldınay (Altın ay demek, kız adı), Çinçi (boncuk demek, kız adı), Çoygana (iğne yapraklı bir tür ağaç demek, kız adı), Çoduraa (kara yemişenli bir tür ağaç demek, kız adı), Sayzana (bir tür çocuk oyunu anlamına geliyor, kız adı), Baylak (bereket,zenginlik demek, erkek ve kız adı), Belek (Tanrıdan kutsal hediye demek, kız ve erkek adı)".2

ODTÜ'de 23 Ocak 2000 günü yapılan dizi söyleşide Ankara Üniversitesi Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatı Bölüm Başkanı Prof. Dr. Sema Barutcu Özönder Tuva dili konusundaki soruyu yanıtlarken "Tuva Türkçesi genel Türk dili alanının kuzeydoğusunda konuşulan bir Türk lehçesi. Dil özellikleri itibariyle Türk dilinin tasnifi denemelerinde Tuva Türkçesi güneydoğu Sibirya Türkçeleri’yle beraber değerlendiriliyor. Yakın komşu Altay Türklerinin dili ile, yakın komşu Hakas Türklerinin dili ile, daha kuzeyde Saha Türklerinin dili ile irtibatlandırılarak bir Türk lehçe grubunu oluşturuyor. Bugün Tuva Türkleri’nin Türkiye Türkleri’ne oranla  sayıları az olmakla beraber, Tuva Türkleri’nin yaşadıkları kültür, hayat tarzları, düşünce dünyaları, dilleri, edebiyatları bakımından Türklük bilimi araştırmalarında son derece önemli bir yeri var. Çünkü hem Tuva Türkleri hem de onların konuştuğu dil Türk dilinin, kültürünün araştırmalarında pek çok bakımlardan bize kaynaklık edebilecek özellikleri veriyor. Mesela, Tuva Türkçesi dil özellikleri itibariyle en eski Türkçe’nin dil özelliklerini en iyi koruyan Türk lehçelerinden biri olarak karşımıza çıkıyor" diyor.

Özönder "dil özelliklerini bu kadar iyi koruyabilmelerinin nedeni ne" sorusuna ise şöyle yanıt veriyor: "Belki kapalı bir toplum hayatını çok daha iyi sürdürmüş olmalarından kaynaklanıyor. İslami muhit içindeki Türkler’in hemen hepsi kelime içindeki ve sonundaki eski Türkçe’nin /d/ lerini /y/ yaparken —tüm dillerde olduğu gibi doğal olarak tüm Türk lehçeleri de dil değişimi süreci yaşamaktadırlar— Tuvalar Türkçe‘nin en eski haliyle bizim /y/ olarak verdiğimiz sesleri /d/ olarak vermekteler. Biz ‘ayak’ diyoruz, onlar hâlâ ‘adak’ diyorlar. Biz büyük diyoruz, onlar hâlâ eski ‘bedük’ şekline yakın bir şekli konuşuyorlar. Ama başka değişmeler olmamış mı? Elbette olmuş. Biz kelime başlarındaki eski Türkçe‘nin /y/lerini söylerken, Tuvalar onu /ç/ yapmışlar. Biz ‘yol’ diyoruz, onlar ‘çol’ diyorlar. Daha yukarıda Sahalar ‘sol’ diyorlar. Ama arkaist bakımdan, Türk dilinin eskicil özelliklerini koruma bakımından, Tuva Türkleri’nin dili dil tarihi araştırmaları bakımından önemli."

Aynı söyleşiye katılan Tuva Cumhuriyeti'nden dilbilimci Margarita Kungaa Bazıroolovna Özönder'in bir sorusunu yanıtlarken aradaki farkı ortaya çıkarıyor. Özönder ve Kungaa'nın söyledikleri Türkçe'nin binyıllar içinde nasıl değişim geçirdiğini ve Türkçe konuşan bazı halkların diğerlerini niçin anlayamadığını özetliyor sanki.

Özönder soruyor:

"Margarita Hanım iki yıldır bizim bölümümüzde bulunuyor. Geldiğinde hiç ama hiç Türkiye Türkçesi bilmiyordu. Çok küçük, çok tatlı bir oğlu da var. O da hiç Türkiye Türkçesini bilmiyordu. Şunu öğrenmek istiyorum, Tuva Türkleri ve Tuva Türkçesi Türkiye coğrafyasından bu kadar uzakta. Geldiğinizde Türkiye Türkçesi ortamına nasıl uyum sağladınız? Türkiye Türkçesi’ni öğrenmekte ve hayata geçirmekte Tuva Türkçesi bilgilerinizin de yararı oldu mu? Öğrencilerinizin Tuva Türkçesini öğrenirken anadillerini basamak olarak kullandıklarını fark ettiniz mi? Sizin anadili Tuvaca olmayanlara da Tuvaca  öğretme konusunda uzman olduğunuzu biliyoruz.

Kungaa yanıtlıyor: Pek kolay oldu diyemem. Ne kadar yakın olursa olsunlar çağlar boyunca farklılaşmış iki dildir. Özellikle leksika bakımından zorluk çektim diyebilirim. Çünkü Türkiye Türkçesi’ne Arapça’dan, Farsça’dan geçmiş çok kelime vardır. Onları ezberlemek benim için zor oldu.

Moderatör biraz daha ayrıntı soruyor:

- Yani yeni kelimelerle karşılaştınız. Peki gündelik hayatı sürdürmek için gerekli olan Türkçe’yi öğrenmekte hiç zorluk çektiniz mi? Gündelik hayatta Arapça kelimelere pek ihtiyaç duyulmaz.

Margarita Kungaa: Öyle basit şeyleri hemen hallettim. Ama kitap okumak, metin okumak bana biraz zor geldi.  

- Ne kadar zamanda Türkiye Türkçesini rahatça kullanabilecek hale geldiniz?

M.K.: Şimdi bile Türkiye Türkçesi’ni iyi derecede bildiğimi söyleyemem. Çünkü benim istediğim gibi olmuyor. Ben daha güzel konuşmak ve anlamak amacındayım...

- Oğlunuz da zorlandı mı?

M.K.: Oğlum hiç zorlanmadı. Oğlum geldiğimiz sene kreşe gitmişti. Orada 2-3 hafta içerisinde konuşmaya başladı. Çocuklar kolay anlaştığı için herhalde. Şimdi birçok kelimeyi ben onlardan öğreniyorum."

 

Tuva mutfağı nelerden oluşuyor?

 

Peki Tuvalar he yer ne içer, nasıl yaşar?

"Tuva yemek kültürünün yaylak- kışlak türünde yaşayan Türk yemek kültürünü içerdiği görülür. Yaylacılık ve göçebe kültür, yemek kültürünü etkilemiştir. Bu yüzden et ve süt ürünleri yönünden boldur. Komşuları olan Türk toplulukları ve Moğol toplulukları ile benzer bir yemek kültürü vardır. İçeceklerden sütlü çay, kımız, hoytpak (fermente süt türü). Süt ürünlerinden bıştak (peynir türü), kurut (kurutulmuş peynir türü), tarak (koyu sıvı şekilde), aarjı (kurutulmuş peynir türü). Et yemeklerinden sogaja, kara mün, uja (koyunun but etinden yapılır), tırtkan (doğranmış etten), çereme, ijin-hırın, huujuur, boova ve boorzak, buuza, mançı (Kayseri mantısına göre çok büyük bir mantı türü, yumruk/sumsa mantı), dalgan (arpanın kavrulmuş unu). Baharatlardan kulça ve koynut."2

 

Fakirleri kuş derisinden yapılmış elbise giyer

Ünlü Rus Türkolog Wilhelm Radloff "Sibirya'dan" adlı yapıtının birinci cildinde 1860-70 arasını kapsamak kaydıyla Tuvalarla ilgili şu bilgileri verir: “Kuzeyde küçük göle, güneyde Uygurlara ve batıda Hakas(ya)'a kadar uzanan bölgede otururlar. Bunlar üç oymağa ayrılır ve her biri kabilenin en yaşlısı tarafından idare edilir; ottan yapılmış kulübelerde yaşarlar, ne hayvan beslemek ve ne de ekincilikle meşgul olmazlar; türlü kökler toplayarak bundan lapa hazırlarlar, balıkçılık yapar, kuş ve yabani hayvan avlayarak bunlarla beslenirler.

Samur ve geyik derisinden yapılmış kürkler giyerler, fakirleri ise kuş derisinden yapılmış elbise giyer. Düğünde zenginler at, fakirler ise geyik derisi veya kökler verir. Ölülerini tabuta koyarak dağ veya ağaç üzerine yerleştirirler.

Defin esnasında Tu-kiuler gibi ağlarlar. Fakat ceza veya ceza akçesi bilmezler. Yakalanan hırsız, çalınan eşyayı on misli fiyatıyla ödemeye mecburdur.”3

Ölüler doğaya bırakılıyor dikkat ettiyseniz. Bu bazı diğer kültürlerde de var.

 

Tuva mı Tıva mı?

Tuvalar kendilerine Tuva mı diyor? Bunun da bir geçmişi var. Onlara Tuva diyen biziz, onlar belki de kendilerine hiç böyle demedi.

"Tuva kelimesi günümüzde Tuva'da Tıva şeklinde yazılmakta ve söylenmektedir. Eski devirlerde de Tuva, Toba, Tuba gibi adların Türk dilinin küçük ünlü uyumundan dolayı halk ağzında Tıva olması gerekmektedir. Zaten günümüz Tuva Türkleri kendilerine bu ses uyumundan dolayı Tıva derler. Orijinal şeklinin Toba olduğu düşünülmektedir. Toba, toplum anlamına geldiği sanılır. Yenisey akarsuyunun eski adının Toba olduğu ve Toba akarsuyu çevresindeki Türk yerleşimcilere Toba dendiği söylentisi bulunmaktadır."4

 

Tuva veya Tobalar Çin'i de yönetti

Tuvaların tarihlerinde Çin'e hükmetmek gibi bir an da var. Tabii bir hanedan olarak Çin'i yönetmişler. Her zaman yinelediğim bir şeydir: Türklerin neredeyse hiçbir boyu saf olarak bulunmaz. Her boy içinde diğer boylardan insanları da barındırır, yüzyıllardan beri bu böyledir.

"Güney Sibirya'daki Türk toplulukları içerisindeki 'Tuo-ba' veya 'Tuo-ba Shi' diye bilinen kut almış Türk kağan hanedanı Çin'e egemen olduğunda Çin'e Tabgaç denilmiştir. Tuo-ba Türkleri içinde Hun,  Dingling, Kırgız, Jujuan, Wuhuan ve doğu Siyanpileri gibi 31 topluluk bulunuyordu.5 Tuo-ba’lar Kuzey Wei Hanedanlığını (M.S 386 - 534) kurarak Çin’i aşağı yukarı 150 yıl hakimiyeti altında tutmuştur. "4

 

Tuvaca ay isimleri nelerdir?

Tuvaca ile bizim kullandığımız Türkçe arasında çok fark var, eğer hangi harfler bizim Türkçe'de hangi harfe evrilmiş bilmezsek bu dili anlamak imkansız. Ancak duyduğumuzda kesinlikle anlayacağımız örnekler var. Ay adları örneğin, Tuva veya Tıvalar ayları sıraya koyup rakamla söylüyormuş:

“Ocak = bir ay

Şubat = iyi ay (iki ay)

Mart = üş ay

Nisan = dört ay

Mayıs = beş ay

Haziran = çeti ay

Temmuz = aldı ay

Ağustos = ses ay

Eylül = tos ay

Ekim = on ay

Kasım = on bir ay

Aralık =  on iyi ay"6

Ankara  ile Tuva arası 4869 kilometre. Bizden bu kadar uzakta bulunmasına rağmen Tuvaları unutmayalım, biz bir anlamda onların da akrabalarıyız tıpkı Sahalar'ın da akrabaları olduğumuz gibi...

* Sibirya'daki Halkların Demografik ve Ekonomik Potansiyelleri, Nadir Devlet, Sibirya Araştırmaları, Simurg, 1997, s.43.
1 https://tr.wikipedia.org/wiki/Tuvalar 2. https://tr.wikipedia.org/wiki/Tuvalar 3. W.Radloff, Sibirya’dan 1.Cilt, S.127 4. https://tr.wikipedia.org/wiki/Tuva_Cumhuriyeti#:~:text=Tuva%20cumhuriyeti%2C%20ad%C4%B1n%C4%B1%2C%20T%C3%BCrk%20halklar%C4%B1ndan,N%C3%BCfusu%20313.612%20ki%C5%9Fidir 5. Enver Baytur, Heyrinisa Sıdık, Şincangdiki Milletlerning Tarihi (Doğu Türkistandaki Milletlerin tarihi), Milletler Neşriyatı, Pekin, 1999, sayfa 249-250. 6. Meral Gölgeci, Sibirya Şivelerinde Aylar, s.149, Sibirya Araştırmaları.