Otoimmün hastalıklar; çağımızda çocuklar, gençler, yetişkinler arasında ayrım yapmadan hepimizi etkilemektedir. Genetik yatkınlıklar, gıda intoleransları, gıda allerjileri, çevresel ya da gıdayla alınan toksinler, pestisitler  gibi bir çok etken hücresel düzeyde hasar oluşturabilir. Eğer erken dönemde farkedilmezse doku hasarı takiben organ enflamasyonu oluşturacak ve ciddi semptomlar ortaya çıkaracaktır ki bu süreç artık bir hastalık tanısının konulmasıyla sonuçlanacaktır. Son araştırmalar göstermiştir ki aslında bir çok kronik hastalığın temelinde bu mekanizmalarla gelişen kronik enflamasyon rol almaktadır. Erken dönemde saptanması, bütünsel yaklaşımla bizleri tam sağlığa götürür. Bu nedenle hastaların ve biz hekimlere büyük görevler düşüyor, bu geçiş dönemini atlamamak için, yapılacak tetkikler önemli (rutin tetkikler, gıda intoleransı, alerji testleri, hormonal değerlendirme, vb). Geçiş döneminde hastamıza semptomları baskılayıcı bir tedavi uygulamak bu süreci gözden kaçırmamıza neden olabilir. Klasik yaklaşımlar değil bütüncül bir yaklaşım şifaya giden yol olacaktır. (Paylaştığım listede otoimmün kökenli hastalıklar vardır, bu liste daha da büyüktür aslında. Diabet artık biliyoruz ki otoimmün bir hastalıktır, Alzheimer da öyle.)