Hukuk devletinin temel özelliklerinden birisi de yargı  makamları önünde herkesin Adil bir yargı  sürecine erişim hakkına  sahip olmasıdır. 

    Ancak ülkemizde  son zamanlarda  Yargılama  harç ve masraflarının  artması ve bu temel  ilkeyi gölgeleyen bir sorun haline gelmiştir. Devlete ödenen Yargılama  harç ve masrafları vatandaşın Mahkemelerde  hak arama özgürlüğünü  ciddi bir şekilde engellemektedir. Anayasamızda  ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde  Mahkemelere Erişim Hakkını açıkça  düzenlemiştir. Viyana Sözleşmesinde ve Sözleşmenin  başlangıç hükmünde  ifadesini bulan hukukun üstünlüğü  ilkesine dayanmaktadır. Avrupa İnsan Hakları  Mahkemesi öncelikle, "Bu hakka harçlardan dolayı sınırlama getirilmesinin haklı olup  olmadığını  incelerken harç miktarlarının, başvurunun  ödeme  durumunu ve davanın  hangi aşamasında ödemenin talep edildiğini gözünüzde bulundurmaktadır. Ülkemizde dava açmak için ödenen harçlar çoğu zaman vatandaşlar için ciddi bir yük oluşturmaktadır. Bu yargılama harç ve giderleriAdil Yargılama harç ve masrafları Adil Yargılama sürecinin erişimi sınırlayarak  adaletin kör olduğu  söylemini güçlendirmekte ve vatandaşların  hak arama özgürlüğünü  engellemektedir. Çağdaş Hukuk Devletlerinde Asgari ücretle geçinen  bir kişinin  dahi zorlanmadan  dava açması  beklenirken  vatandaşların Ülkemizdeki  yüksek yargı  harç ve masraflarının dolayı  yargı yollarına baş vurmaktan vazgeçmesine sebep olmaktadır. Devletin  dava  harç ve masraflarını  gelir kalemi galine getirmesi endişe vericidir. Asaletin ticari bir araç haline getirilmesi  ve Devletin finansal bur araç olarak kullanılması  hukukun temel ilkeri ile bağdaşmamaktadır. Bu durumun açıkça Adaletin sadece maddi boyutu ile kalmayıp aynı zamanda  sosyolojik  ve psikolojik  olarakta mağdurlara etkisi büyük olacaktır. Birçok kişi yüksek yargılama harç ve masraflarının altından kalkamayacağı için haksızlığa uğradıklarında sessiz kalmayı  tercih edeceklerdir. Bu durum hukukun üstünlüğü ilkesini zayıflatan  ve toplumda adalet duygusunun erozyona uğramasına yol açmaktadır.  Mahkemeye erişim hakkı bir uyuşmazlığın  mahkeme önüne taşıyabilmek  ve uyuşmazlığın etkili bir biçimde karara bağlanmasını isteyebilecek anlamına gelmektedir.  Kişilerin  mahkemeye başvurmasını engelleyen  veya önemli şekilde etkisizleştiren sınırlamalar mahkemeye erisim hakkının ihlalidir.

     Sonuç olarak Ülkemizde  yargılama giderlerinin yüksek oluşu  adaletin temelini sarsmaya ve vatandaşların  hak arama özgürlüğünü  engellemektedir. Zaten hali hazırda maddi kayba uğramış ve mağdur olmuş vatandaş mahkeme masrafları, Vekalet Ücreti karşısında hak aramaktan vazgeçecektir.

Yargı kararlarının uzaması,  Yüksek Yargı organları arasındaki çelişkili kararlar vatandaşa  hak arama yolunda bireysel yoldan sorununu çözme yoluna iter ki buda suç işleme ve suç oranlarını  arttırır. Hak arana kısır döngü haline gelir fe kamu düzeni bozulacak  kaos oluşur. Devletin dava masraflarını gelir kalemi haline getirmesi adaletin herkes için erişilebilir olması İlçesine  açıkça aykırıdır.  Bu sorunun çözülebilir olması için Yargilana giderlerinin  nakil düzeylere  indirilmesi ve adaletin nakdi güce bağlı olmaktan çıkarılması gerekmektedir.

   Aksi halde ülkemizde Adaletin kör olduğu  ve sadece maddi gücü olanlar için erişilebilir olduğu gerçekliği ile kalinabilecegini söyleyebiliriz..