Dil ne bilir şekeri, şerbeti

Aldığın lezzeti baldan mı sandın

Ne arı, ne de ağaç verir nimeti

Elmayı, narı daldan mı sandın.

Baharı gönderir al gelin gibi

Bir hazine ki görünmez dibi

O Cemildir; cemâl prensibi

Güzeli yeşilden, aldan mı sandın.

Taktirden öte muradın olmaz

Çok istesen de inadın olmaz

O uçurursa kanadın olmaz

Uçmayı kuştan, kartaldan mı sandın.

O’nun emriyle göktedir varlıklar

O’nun emriyle yerde kalabalıklar

O dilerse kavağa çıkar balıklar

Şu düzenli hayatı faldan mı sandın.

Gördüğün, göremediğin…Göz O’nun

Bildigin, bilemedigin…Öz O’nun

Dediğin, diyemediğin…Söz O’nun

Kelamı dudaktan, dilden mi sandın.

O dilerse azlar çok olur

O dilerse varlar yok olur

O dilerse açlar tok olur

Tokluğu paradan puldan mı sandın.

Kâh gülersin, kâh dilhûnsun gözyaşına

Gün olur tuz bulamazsın aşına

Dün, bugün ne geldiyse başına

Eden O’dur, eyleyen O; kuldan mı sandın.

Ateşini söndürdün suyunda kaldın

Sütünü içtin de koyunda kaldın

Bir ömür yaşadın oyunda kaldın

Dünyayı evlattan, maldan mı sandın.

O’nun sanatı kilimin nakışında

O’nun şefkati ananın bakışında

O’nun rahmeti suyun akışında

Suyu çeşmeden, gölden mi sandın.

Amele bakarsın ateşi tartar

Rahmete bakarsın ümidin artar

Kurtar beni Allah’ım kurtar

Gönül necâtı amelden mi sandın.