CHP ANTALYA MİLLETVEKİLİ MUSTAFA ERDEM: “İKTİDAR, BU BÜTÇEDE DE HALKIN DEĞİL, KIYAK GEÇTİKLERİ PARTRONLARIN YANINDA!”
Plan ve Bütçe Komisyonu Üyesi CHP Antalya Milletvekili Mustafa Erdem, TBMM Genel Kurulu’ndaki bütçe görüşmelerinde Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Ulaştırma ve altyapı Bakanlığı’nın bütçesinin geneli üzerine söz aldı.
“Başta şunu söylemeliyim: Bu bütçede bir lokma ekmek için sabahın kör karanlığında yollara düşen işçi yok, aç yatan öğrenci yok, emekli yok, siftah yapmadan dükkân açıp kapatan esnaf yok, canını dişine takıp çalışan öğretmen yok, doktor yok, kamu emekçisi yok çünkü bu iktidarın bütçesinde halk yok halk! Bu bütçede daha fazla doğa katliamı, daha fazla ağaç kıyımı var. Bu bütçede yoksulluk var, bu bütçede yalan var, bu talan var. Tek adam rejiminin dayattığı bu bütçede acı var acı. Yine, ne var? Geçilmeyen köprülere ve uçulmayan havalimanlarına ödenen milyonlar var. Kısaca, bu bütçede halkın refahı dışında ne ararsan var çünkü AKP iktidarı bu ülkenin vatandaşının, emekçisinin, gencinin, kadınının, ağacının, akan suyunun karşısında. Peki, bu iktidar kimin yanında? Bütçede de görüleceği üzere, uluslararası sermayenin, yandaş şirketlerin, kıyak geçtikleri patronların yanında” diyerek sözlerine başladı.
“ENERJİDE ÖZEL ŞİRKETLERİ TEKEL YAPTILAR!”
Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı üzerine konuşan CHP Milletvekili Mustafa Erdem, “İktidarın enerji politikasına bakıyoruz özelleştirme, usulsüzlük ve kamu zararları üzerine kurulu. Enerjide özel şirketleri tekel yaptılar, Türkiye'de elektriği özel şirketlere devrettiler, doğal gaz da yine aynı. Seçim döneminde BOTAŞ üzerinden doğal gaz destekleri veriliyor, seçim bitiyor, buradaki zarar ya siliniyor ya da vergi borcundan mahsup ediliyor; sonra çıkıp "Faturada yüzde 60 destek veriyoruz." diye vatandaşı kandırıyorsunuz. Siz desteği kamu kurumlarını peşkeş çektiğiniz sermayeye veriyorsunuz. Faturalara zam üstüne zam yapıyorsunuz; yetmiyor, kademeli tarifeye geçiyorsunuz, faturalar 2 katına çıkıyor ama ücretler hala açlık sınırının altında!” diyerek iktidarın enerji politikasını eleştirdi.
AKP döneminde yapılan madencilik faaliyetlerinde izlenen politikalara değindi: “Ülkemizin doğal kaynakları yandaş ve uluslararası maden ve enerji tekellerine peşkeş çekiliyor. "ÇED Gerekli Değildir" kararıyla pek çok il maden ruhsat arama sahası ilan edildi. Antalya Akseki'den Artvin’e, Muğla'dan Kaz Dağları'na her yeri talana açtınız zaten Cengiz Holding sevdanız hiç bitmedi, siz holdinglerin iktidarısınız. O yüzden, Fernas işçisine düşmansınız, o yüzden, kamuya ait kârlı bir işletme olan Çayırhan’ı haraç mezat satmaya çalışıyorsunuz.”
“AKP iktidarı sekiz yıldır kalıcı yaz saati uygulamasıyla tüm ülkeye psikolojik şiddet uyguluyor.” Diyen Erdem, Karanlıkta öğrencilerin okullarının önünde içeri girmeyi beklediği bir fotoğraf içeren pankartı göstererek, “Sayın Bakan, göremiyorsanız mutlaka karanlıktan göremiyorsunuzdur. Bu uygulama nedeniyle çocuklar, çalışanlar ve vatandaş sabahları karanlıkta uyanmakta, okula ve işe karanlıkta gitmektedir. Enerji tasarrufuna hiç katkısı olmayan bu uygulamadan ne zaman vazgeçmeyi düşünüyorsunuz?” diye sordu ve CHP sıralarından alkış sesleri yükseldi.
“KAMU ELİYLE YAPILSA ÇEYREK FİYATINA MAL OLACAK YOLLARA, KÖPRÜLERE, HAVALiMANLARINA MİLYARLARCA DOLAR ÖDENİYOR!”
2025 bütçesinin yüzde 87'sinin vergi gelirlerinden oluştuğuna dikkat çeken Mustafa Erdem, “Vatandaşın aldığı nefesten vergi alıyorsunuz. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ise en çok pay ayrılan bakanlıklardan biri. Peki, bu bütçe nereye gidiyor? Kamu-özel iş birlikleri ve yap-işlet-devret modeliyle yapılan projeler aracılığıyla 5'li çetelere, yandaş müteahhitlere! Yol mu yapılacak, köprü mü yapılacak, havaalanı mı yapılacak; hemen pazarlık usulü ihale ile vatandaşın vergiyle oluşturulan kaynakları yandaşlara peşkeş çekiliyor. Antalya-Alanya otoyolu bu uygulamaların en son örneklerinden bir tanesi. Kamu eliyle yapılsa 4’te birine mal olacak yollara, köprülere, havalimanlarına sırf yandaşı zengin etmek için milyarlarca dolar para ödeniyor!
2023 yılında Geçiş garantili yapılara harcanan toplam bütçenin büyüklüğüne vurgu yapan Erdem, “2023 yılında yap-işlet-devret modeliyle yapılan köprü ve otoyollara 56 milyar TL'yi aşan garanti ödemeleri yapıldı. 2025-27 yılları arasında bütçeden yapılacak garanti ödemelerin toplam tutarı 328 milyar TL'yi aşıyor. Yine, uçak uçmayan, yolcu geçmeyen Zafer Havaalanı'nın maliyeti 50 milyon euro; 2012-23 yılları arası 66 milyon euro ödenmiş, daha 2044 yılına kadar garanti ödemesi devam edecek; yazıktır, günahtır. Bu iktidarda yandaşa para var ama emekliye, işçiye, çocuklara okula bir öğün yemek vermeye para yok. Bunlar sözde yerli ve millî ama bunların sözleşmeleri bile Londra mahkemelerine bağlı!” dedi.
Araç muayene ücretlerine gelen zamma ilişkin olarak; “Bu iktidar araç sahiplerinin haraca bağladı. Araç muayenesi TÜVTÜRK isimli bir şirkete devredildi, 2025'te bir araç muayenesi 2.620 TL olacak. Beş dakikalık bir kontrole bu kadar para yazık değil mi Sayın Bakanım? Vatandaş artık buna "yeter" diyor” açıklamasında bulundu ve CHP’li milletvekilleri tarafından alkışlandı.
YENİDOĞAN ÇETESİ: “BAŞKA ÜLKE OLSA İKTİDAR DÜŞERDİ, BİZDE BİR İSTİFA DAHİ YOK!”
Sağlık sisteminde izlenen politikaları eleştiren Erdem, “Sağlıklı işi olmayan AKP iktidarı, ülkede her şeyde olduğu gibi sağlığı da piyasaya teslim etti. "Sağlıkta dönüşüm" adı altında sağlık sistemini ticarileştirdi, özelleştirdi. İnsanların hayatından rant devşiren bir sistem yarattı. Bu sistem içinde çeteleşenler, para kazanmak için en az 12 bebeğimizin katledilmesine sebep oldu. Başka bir ülke olsa iktidarı düşürecek bu durum karşısında bir kişi istifa etti mi Allah aşkına, bir kişi utandı mı arkadaşlar?
Şimdiki Bakan o dönemde il sağlık müdürüydü, eski bakanlar özel hastane sahibi; birinin hastanesi yeni doğan çetesi skandalına karıştığı için kapatıldı ama kimse kendini biraz olsun sorumlu hissetmedi. Ey Cumhur ittifakı, bu çeteler sizin yarattığınız sağlık sisteminin sonucu, bu bebek ölümlerinden sorumlu sizsiniz. Ben buradan Sağlık Bakanını bir kez daha sorumluluk almaya ve istifa etmeye davet ediyorum!” diyerek sözlerine başladı.
“Şehir hastaneleri Sağlık Bakanlığı bütçesini âdeta rehin almış durumda. Sağlık Bakanlığı bütçesinin yüzde 10,3'ü 18 adet şehir hastanesine aktarılıyor. Kamunun kaynakları yine hasta garantisi verilen hastanelere aktarılıyor, diğer hastanelere kaynak yetersiz. Sayın Bakanım, Ankara'nın göbeğinde hastanelerde cihazlar bozuk, cihazlar. Sağlık hizmetlerine erişim hayal oldu. Kamu hastanelerinden randevu almak imkânsızlaştı. Kanser hastalarına beş ay, altı ay sonraya randevu veriliyor. İnsanları zorla ya acile ya da özel hastanelere yönlendiriyorsunuz.
Diğer taraftan, aile hekimleriyle ilgili bir yönetmelik getiriyorsunuz, doktorlar sesini duyurmaya çalışıyor; duymuyorsunuz. Birinci basamakta halkın sağlık hakkına erişimini engelliyor, hekimlerin meslek özerkliğini yok ediyorsunuz. SGK'dan özel hastane patronlarına milyarlar aktarılırken Tip 1 diyabet hastası çocuk hastalara bir glikoz sensörünü ve bir insülin pompasını çok gördünüz. Şimdi yine söz vermişsiniz, tabii, sözünüzü tutarsanız glikoz sensörünü ödeme kapsamına alıyorsunuz, ama insülin pompasını veremiyorsunuz. Bir iş yapıyorsunuz, o da yarım yamalak! Siz parayı halka değil, yandaşa vermeyi seviyorsunuz.” açıklamasında bulundu.
“Bu tablodan da görüyoruz ki bu iktidarın bütçesinde halk yok, emekli yok, sadece sermaye var; biz bu bütçeyi kabul etmiyoruz. Bugün iktidarın olanaklarından yararlanarak kendinizi güçlü görüp "Ülkenin kaynaklarını biz istediğimizi kullanırız." diyebilirsiniz; bugün, oturduğunuz saraylardan fermanlar salabilirsiniz ama unutmayın, ferman sizinse bu ülke bizimdir ve size rağmen bu ülkeyi CHP iktidarında tekrar ayağa kaldıracağız! Bu da bu ülkenin köylüsüne, emeklisine, memuruna, işçisine, kısaca ezilenlerine sözümüz olsun” diyerek sözlerini tamamladı.