Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, 2022'de 12 milyon, 2023'de 12 milyon olmak üzere, son iki yılda 24 milyon dava ve dosyada karar verildiğini belirterek, 2024 yılında ise 11 milyonun üstünde karar bekleyen dava ve dosya bulunduğunu açıkladı.
Hakimler Savcılar Kurulu (HSK) Teftiş Kurulu Başkanlığı Değerlendirme Toplantısı, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, HSK Teftiş Kurulu Başkanı Osman Nuri Yiğit, bakan yardımcıları, HSK üst düzey yöneticileri ve müfettişlerin katılımıyla Antalya'da yapılıyor. 4 gün sürecek toplantının açılışında konuşan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, adalet, hukuk devleti ve HSK'nın önemlerinden bahsederek, yargısal kararların kanun yolu denetiminin dışında dünyanın her yerinde olduğu gibi ülkemizde de bu araçlardan en etkin ve önemli olanın kuşkusuz HSK bünyesindeki Teftiş Kurulu olduğunu kaydetti.
2022 VE 2023'TE 24 MİLYON DOSYADA KARAR VERİLDİ
Yargıdaki ağır iş yüküne işaret eden Bakan Tunç, şu sayıları verdi: "Sürekli özellikle yargının ağır iş yükünden bahsediyoruz. Rakamlarla da ortaya koymakta fayda var. Yargımız, bu iş yükünün altından kalkıyor mu, kalkamıyor mu? Bunu da 2022, 2023 rakamlarını şöyle bir gözden geçirdiğimiz zaman aslında tablonun o kadar da kötü olmadığını söyleyebiliriz. Evet eksiklikler, yapılması gerekenler var. Yargıyı hızlandırmamız lazım. Geciken adalet, adalet değildir. Bir an önce vatandaşlarımızın, özellikle hakkına kavuşabilmeleri, mahkemenin bir an önce sonuçlanması önemli. Ama iş yükünü de göz önünde bulundurduğumuzda ele aldıkları dosyalar, verdikleri kararlar bakımından 2022 yılında Cumhuriyet savcılıklarında 5 milyon 40 bin karar verilmiş, soruşturmalarla ilgili. Ceza mahkemelerinde 1 milyon 916 bin karar verilmiş. Hukuk mahkemelerinde 2 milyon 688 bin karar verilmiş. İdare ve vergi mahkemelerinde 386 bin karar verilmiş. Bölge adliye ve bölge idare mahkemelerinde 1 milyon 471 bin karar verilmiş. Yargıtay ve Danıştay tarafından ise 643 bin karar verilmiş. Yani toplamda 12 milyondan fazla karar verilmiş. 2023 yılında Cumhuriyet savcılıklarımızda ceza soruşturmalarıyla ilgili olarak 5 milyon 180 bin karar verilmiş. Ceza mahkemelerinde 1 milyon 909 bin karar verilmiş. Hukuk mahkemelerinde 2 milyon 856 bin karar verilmiş. İdare ve vergi mahkemelerinde 432 bin karar verilmiş. Bölge adliye ve bölge idare mahkemelerinde 1 milyon 477 bin karar verilmiş. Yargıtay ve Danıştay'da ise 445 bin karar verilmiş. Yani 2023'te de 12 milyondan fazla karar verilmiş. 2022'de 12 milyon, 2023'te de, geçtiğimiz iki yılda toplamda 24 milyon davada, dosyada karar verilmiş. Tabii bunun 10 milyonu ceza soruşturmalarıyla alakalı diğer kalan kısmı davalarla ilgili, mahkemelerle ilgili kararlar."
11 MİLYONUN ÜSTÜNDE DAVA KARAR BEKLİYOR
2024 yılına gelindiğinde dava sayılarını da açıklayan Bakan Yılmaz Tunç, "Bugün itibarıyla Cumhuriyet savcılıklarımızda 5 milyon 929 bin derdest dosya bulunuyor. Ceza mahkemelerinde 1 milyon 476 bin dosya var. Hukuk mahkemelerinde 2 milyon 73 bin dosya var. İdare ve vergi mahkemelerinde 205 bin dosya var. Bölge adliye ve bölge idare mahkemelerinde 1 milyon 172 bin dosya var. Yargıtay ve Danıştay'da da şu anda 543 bin dosya var. Toplamda 11 milyondan fazla dosya, derdest durumda. Her yıl 12 milyon karar verildiğini düşündüğümüzde, önümüzde 11 milyon görülmesi gereken derdest dosya, dava bulunuyor. Özellikle geçtiğimiz iki yıl içerisinde 24 milyon davada ve soruşturmada karar veren yargı mensuplarımız inşallah önlerindeki bu 11 milyon dosyayı da bitirerek, devreden dosyayı ve yeni açılanlarla beraber bu rakamı daha da aşağıya çekerek, dosya sayısını azaltarak yargının işleyişine en önemli desteği vereceklerdir" dedi.
'ADLİYENİN KAPISI ADALETİN KAPISIDIR'
Milyonlarca dosya olduğunu ama özellikle hem sosyal medyada hem basının önüne düşen bazı olaylar bakımından haksızlıklar yapıldığını da belirten Bakan Tunç, "Tabii bu eleştiri ve değerlendirmelere yol açacak kararların da olmaması milletimizin Türk yargısından beklentisi. Bu eleştirileri en aza indirmek de yine yargımızdan hakim ve savcılarımızdan beklediğimiz bir husus. Yargının hatalı kararlarının yine yargı mekanizması içerisinde düzeltilme imkanı elbette ki var. Ayrıca hakimlerimizin, savcılarımızın görevi yaparken verdikleri kararlarla ilgili denetim mekanizmaları da bizim sistemimizde açık. İşte bu noktada Teftiş Kurulu'nun, baş müfettişlerimizin önemi bir kez daha ortaya çıkıyor. Yargının işleyişini kolaylaştırmak, hak arama yollarını açık ve işler tutmak, makul sürede adil yargılanma hakkını tesis etmek vatandaşlarımızın bizden beklediği en önemli beklentiler ve görevler. Adliyenin kapısı adaletin kapısıdır. Hakimler Savcılar Kurulu olarak sizler de bizim adliyelere açılan kapımızsınız" diye konuştu.
'DURUŞMALARIN ZAMANINDA BAŞLANIP BAŞLANMADIĞI DA CİDDİ BİR TEFTİŞ KONUSUDUR'
Teftişlerin önemine de dikkati çeken Bakan Yılmaz Tunç, şu uyarılarda bulundu: "Örneğin kararların makul sürede yazılıp yazılmadığı teftiş için önemli bir soru ve konudur. Kararların gecikmeksizin yazılmış olması, yargının gecikmeksizliğini yerine getirmek önemli bir konudur. Aynı şekilde duruşmalara zamanında başlanıp başlanmadığı da ciddi bir teftiş konusudur. Duruşma hangi saate verilmişse vatandaşımız o saatte hazır bulunuyor. Orada dakikalarca, saatlerce beklemiş olması da yargıya olan güveni zedelemektedir ve vatandaşlarımız açısından da olumsuz bir durum ortaya çıkmaktadır. Bu anlamda teftiş kurulumuzun, müfettişlerimizin bakacağı önemli hususlardan birisi de duruşmaların zamanında başlanıp başlanmadığıyla ilgili kontroller, denetimlerdir ve yine hukuk yargılamalarında ön inceleme aşamasında yaşanan gecikmeleri incelemek ve bunu raporlarınıza yansıtmak sizlerin görevidir. Ayrıca hedef süreye uyum çok önem arz etmektedir. Savcılıklarda dosyanın aylarca işlemsiz kalmasına ilk müdahale edecek olan sizlersiniz. Yine ceza yargılamalarında eski tarihli dosyaların ya da zaman aşımı yaklaşmış evrakın gereği bir an önce getirilmelidir. Önemli bir diğer konu yargıda zaman yönetimidir. Evet adliyede mesai mefhumu yoktur. Hakim ve savcılarımız ve adalet personelimiz fedakarca, gece gündüz çalışmalarını sürdürmektedir. Ama tabii içlerinden bazıları ise görevlerini aksatabilmektedir. O zaman bu ayrımı yapmamız gerekir. Görevini yapanla yapmayan arasındaki farkı ortaya koymak da çok değerli müfettişlerimize ait olacaktır."