N’OLCAK BU KAŞ’ın HALLERİ ?.

    Dün Kaş sahillerini görmek ve arkadaşlarla buluşmak için öğleden sonra Kaş Belediyesi İnceboğaz Sosyal ve Plaj Tesislerine gittim. Üç kademe otopark alanında araç koyacak yer yoktu, orayı görmeyen bir sürü araç hızla otoparka girip yer arıyordu. Ağaç gölgelerinde, çimenlik sahalarda bir kişinin oturup uzanacağı yer yoktu. Hemen kıyılarda insanlar yan yana gibi suda eğleniyorlardı. Duşların ve soyunma kabinlerinin önünde insanlar kuyruk olmuş sıra bekliyorlardı.

  İnceboğaz Plajı daha da kötüydü, plaja varmadan önce yokuşun başından, nerdeyse diğer plaja kadar iki taraflı yolun sağına ve soluna araçlar park etmişler, ortada 1 şeritten biraz geniş bir yol boş kalmıştı.

Günlerden pazartesi günü olmasına rağmen sanki “ sahile hücum “ vardı.

Sonra saat 18.00 sonrası ilçe merkezine dönüşte Bucakdenizi yolunda 1-2 km araç trafiği vardı, neredeyse Kaş ilçe merkezi yönünde trafik durmuştu. Ben eski Fethiye Yoluna/ Marinaya doğru giderek araç kuyruğundan ayrıldım ve evime gittim.

Bu görüntüler üzücü ve insanlığa eziyetti, her sorunun muhakkak bir çözümü vardır.

Önerilerimi buraya yazacağım, bunları hiç bir kimse dikkate almayacak, önemsemeyecek hatta kafası kumda inşaat , apart yapmakla işletmekle meşgül hiç bir hemşerim “ üç maymun “gibi hareket edecektir.O halde bunları neden yazıyorum, tarihe ve bizden önce bu toprakları yüzlerce yıl yurt edinmiş insanlara karşı borcumuz olduğu için yazıyorum.

1- Orman Genel Müdürlüğünden kiralanan alan İnceboğaz’dan başlayıp Kadınlar Plajı’ndan devam ederek bu günkü plaj alanın batı sınırındaki çalılık alana kadar bildiğim kadar 269 dönümlük bir alanı kapsar.

Kadınlar Plajı’ndan sonrak bu günkü plaj alanı arasında sonradan denizin getirdiği çakıllarla güzel bir plaj alanı olan yerde kayalar üzerinde ahşap alanlar oluşturulup plaj kıyısı 200 metreden dazla büyütülenilir.

2- İnceboğaz Halk Plajı olarak kalmalı, diğer plaj giriş ve çıkışı ise ücretli olmalıdır. Araç otoparkı ve kişi başı için “çay parası “ kadar bir ücret alınabilir. Şemsiye ve şezlong kiralayanlardan giriş ücreti düşülmelidir.

Duş, kabin ve WC sayısı arttırılmalıdır. WC suları otomatik şamandıra sistemiyle yukarıdaki ana yola motorla basıldığı bilinmektedir. Ancak saatlerce durmadan akan

duş sularının denize akmasının önlenmesi sağlanabilir.

3-Birçok yerde ayrı kadınlar plajı yoktur, kadınlar plajı ana plajla birleştirilebilir. Bu plajın bazı uyanık aileler tarafından kötüye kullanıldığını biliyorum. Muhafazakar olmayan bazı ailelerde orası çok tenha ve az kişi olduğundan özellikle buraya gittiklerini gördüm, gözlemledim ve duydum.

AT ŞİŞEYİ DÖN KÖŞEYİ !.

1980 senelerinde Anavatan Partisi döneminde Özal’ın “ benim memurum işini bilir” demesinden cesaret alan herkes “ işini bilerek, yasal olmayan yollardan zengin olmaya o zaman ki ortaya çıkan deyime göre “köşeyi döndü”.

  0 dönem alt ve orta  sınıflar Özal’ın da hoşgörüsüyle “ ani zıplayıp” köşeyi dönmeye başladılar. Özal’ın 4 siyasi eğilimi birleştirmesi nedeniyle diğer partilerde zıplama ortamı bulamamış uyanıklar hatta 1968 kuşağı solcularından bir kısmı Anavatan Partisi şemsiyesi “ altına girdiler. Bu dönem “ hayali ihracat gibi “ yöntemlerle çok kişi haksız ve anî olarak köşeyi çifte çifte döndü.

Menderes’in “ her mahallede bir milyoner yaratacağız” sloganından sonra Özal döneminde “ her evde bir milyoner oldu”.

  Özal döneminde parti üst yönetiminde ve bakanlıklarda görevli kişilerin hanımları için “ papatyalar “ denilirdi. Büyük zenginlerin eşleri “ papatyalar grubuna “ girmek için yarışırlardı.

    Günümüzde Özal’ın yarattığı orta direğin bir bölümü üst direk olmuştur.

Altlarda kalan sınıftakilerin de “ tek eğlencesi” ucuz olsun diye marketten bira almak ve bunu “ doğal bir manzara eşliğinde içip şişeyi oraya atmak. O andaki düşük alkolün etkisiyle günlük derin sorunları unutacağını zanneden kişiler hem kendilerini kandırıyorlar ve hem de bizim doğamızı ve çevre görüntümüzü bozuyorlar.

   Yıllardır masa başında sadece konuşan ve toplumu eleştiren olumsuz tiplerin   dediği gibi “Eğitim şart “ama kim kimleri eğitecek ?

İNCİR AĞACI YAPRAĞI

Atalarımız, bir yaprak bir ayıp örter derler. İncir ağacı yaprağı büyük olması nedeniyle İlk insanlardan Adem’in eşi Havva’nın avret yerlerini bu yaprakla örttüğü rivayet edilir. İnsan hırs ve hasetle yaratıldığı için başkalarının “ ayıp ve kusurlarını öğrenmek ve onu ortaya çıkarmak ister. Hak dinlerde diğer insanların ayıplarını ortaya çıkarmanın çok günah olduğu belirtilir. İnsanın içindeki bu keskin duyguları dinlerin öğütleri ile durdurulamamıştır.

GÜZEL VE İYİ BİR ŞEY YOK GİBİ

Günlük hayatımızda her şey o kadar kötü gidiyor ki, konuşacak ve yazacak “ güzel ve iyi bir şey yok gibi”.

Doğal afetler, aşırı sıcak, yüksek enflasyon,aşırı zorlaşan hayat koşulları çığ gibi geliyor. Hergün bunlara bakıp şikayet edip ağlayarak bu sorunları çözemeyiz. Her gün hayata kaldığımız yerden ümitle hayata ve dostlara gülümseyeceğiz. Bu hayatta, Dünyada nasıl bir rol biçilmişse onu oynamaya devam edeceğiz. Bizi hayat koşulları, yokluk ve yoksunluk değil “ umutsuzluk” bitirir.

Haydi hayata gülümseyelim, dostları arayalım, sohbet edelim.  Tanımadığımız kişilere selam verelim, ihtiyaç varsa onlara yardım edelim. Göreceksiniz ki bu zor dönem daha kolay geçecektir. Bütün sınırlı zaman geçecek ve bütün sıkıntılar bir gün bitecektir.