KÖYDE ÇÖP OLMAZ

   Köyde yemek artmaz.  Artarsa köpeğindir.

   Meyve sebze kabuklarını küçük ve büyükbaş hayvanlarla tavuklar yer. Kıyafetler aileden aileye dolaşır. İyice kötü durumdaki tekstil ürünleri bir araya getirilip minder, örtü yapılır. Sert kabuklar, kâğıt ve mukavva ambalajlar ocakta yakılır. Gazete ve dergiler bir süre dolap ve raf altına serilir, sonra ocakta odunu tutuşturmak için çıra yerine gider. Parlak ve eğlenceli olanlarıyla defter kaplanır, oyun oynanır. Plastik ambalajların geniş olanları saksı olur. Dar olanları çeşitli sıvılar için taşıma ve saklama kabına dönüşür. Metal ambalaj ve kutular kesilip plakalar halinde çatılara kaplama, bağlara oluk yapılır. Bu sınıfların hiçbirine uymayan tuhaf biçimsiz atıklardan bağda şahane korkuluk olur.

Evet, köyde yemek artmaz. Köyde hiç bir şey artmaz, artırılmaz. Köyde çöp olmaz.

   Ertuğ Uçar

 SAKLI GÜZELLİKLER.

 Akdeniz’de son bahar ve poyraz rüzgarının ortaya çıkardığı güzellikler son derece net görünüyor.

Aslında doğada ve tüm canlılarda gizli saklı olan güzellikleri görmek için üzerindeki örtülerin kaldırılması gereklidir.

Poyraz rüzgarı havadaki nemi ve rutubeti aldığı için biz doğayı daha berrak görmekteyiz.

Diğer canlılardaki ve özellikle insandaki güzellikleri görmek için onun kalbini kazanmak ve gönlüne girmek lazımdır. En kötü insanının bile muhakkak “ bir sevilecek yanı” vardır.Biz insanları kötü veya bize göre yanlış bir tarafını görünce onu hemen yargılayıp “ öteki” olarak uzaklara attığımızdan onun içinde saklı olan güzelliklerden yoksun kalmış oluyoruz.

ATALARIMIZ;

- Elden gelen öğün olmaz, o da vaktinde gelmez” derler.

Başkalarından gelen veya gelecek olan her türlü yardım gelse bile zamanında gelmediği ve devamlı olmadığı için tam olarak kişilere fayda sağlamaz eskilerin deyimiyle “hora geçmez.”

Eskiden insanlar din; ırk, mezhep benzerliği, hemşehrilik, akrabalık, komşuluk için ihtiyacı olan insanlara her türlü yardımı yaparlardı.

Hatta “komşuda liken bana da düşer “ deyimi gibi komşular “ kokusu gitmiştir” göz hakkı vardır diye pişirilen veya görülen yemeklerden muhakkak komşulara da verilirdi.

Günümüz hayatında tanışıklık ve komşular arasında iletişim ve samimiyet olmadığı için bu adetler unutulmuş ve ortadan kalkmıştır. Anadolu da kırsal kesimlerde bu güzel adetler devam etmektedir.

ATALARIMIZ; ZAMAN HER DERDİN İLACIDIR “ DERLER.

  Zamanla acılar azalır, kin ve öfke ateşi söner, insanlar düşündükçe bazı tavır ve hareketlerinin yanlış veya hatalı olduğunu, meydana gelen olaylarda ve ortaya çıkan sonuçlarda kendisinin payı olduğunu görür, anlar.

“Zaman acıları dindirir, intikamı söndürür, o halde mazi yok gibidir.( İst. Üniversitesi Turan Emeksiz Lokantası - Duvar yazılarından) “

İnsanların çözemeyeceği bazı sorunları veya şimdilik gerçekleşmesi zor hayal ve hedefleri “ zamana “ bırakması uygun olur. İnsanlar sabırlı ve sakin olurlarsa belli bir zaman içinde herşey yoluna girebilir.

BİZ BÖYLE ÇÜRÜDÜK..

• "Bal tutan parmağını yalar" dedik hırsızlığı mübah gösterdik..

• "Devletin malı deniz, yemeyen domuz" dedik devleti soymayı mübah gösterdik..

• "Yemeyenin malını yerler" dedik dolandırıcılığı mübah gösterdik..

• "At binenin, kılıç kuşananın" dedik gaspçılığı mübah gösterdik..

• "Kol kırılır, yen içinde kalır" dedik şeyhlerin tacizini mübah gösterdik..

• "Söz gümüş ise sükut altındır" dedik ortamı yalancıya bırakmayı  mübah gösterdik..

• "Komşuda pişer bize de düşer" dedik hazırcılığı mübah gösterdik..

• "Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez" dedik menfaatçiliği mübah gösterdik..

• "Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar" dedik yalan söylemeyi mübah gösterdik..

• "Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" dedik bencilliği mübah gösterdik..

• "Üzümünü ye bağını sorma" dedik haramı mübah gösterdik..

• "Köprüden geçene kadar ayıya dayı de" dedik kurnazlığı, takiyyeyi mübah gösterdik..

Sonra toplum neden bozuluyor diye oturup ağıt yaktık. Biz bozuyoruz...

KÜLTÜRümüz, GELENEĞİMİZ, örfümüz toplumun yazılı olmayan hukuk kurallarıdır..

CAHİL CESARETİYLE

 İnsanlar çok şey bilenin herşeyi bildiği için hayatta çok başarılı olduğunu sanırlar. Halbuki çok bilen çok düşünür, çok araştırır, kıyaslama yapar böylece zaman kaybeder ve sonunda yanlış karar verebilir.

Az bilen veya cahil kişiler “ cahil cesaretiyle “karar verdiklerinden bazen doğru hareket etmiş olurlar ve hayatta isabetli işler yaparlar, başarıya ulaşırlar. Çok bilen, ince hesaplar yapan kişiler hayatta çoğu zaman başarılı olamazlar ve yerlerinde sayarlar.

Dünya yaşamı cesaret ve kurnazlık üzerine kuruludur. Çok zeki ve çevik olan, devamlı tedbirli olanlar hayatta kalır ve başarıya ulaşırlar. Diğerleri ise hep kaybederler.