Kaş İlçesinin Gökçeyazı Köyünde yapılacak mermer ocağına tepki gösterenler yaptıkları açıklamalarda Kaş Gökçeyazı mermer ocağına hep bir ağızdan HAYlR dediler.

KAŞ BELEDİYESİ YILIN İLK MECLİS TOPLANTISINI GERÇEKLEŞTİRDİ KAŞ BELEDİYESİ YILIN İLK MECLİS TOPLANTISINI GERÇEKLEŞTİRDİ

    CHP Antalya Milletvekilleri Aliye Çoşar, Cavit Arı, Aykut Kaya, Antalya İl Başkanı Nail Kamacı, İl Yöneticileri, Kaş İlçe Başkanı Mehmet Vural Arıkan, köy ve mahalle  Muhtarları, Kaş Çevre ve Kültür Derneği, sivil toplum kuruluşları ve bölge halkı ile birlikte Kaş İlçesinin Gökçeyazı Köyündeki ormanları, suları, tarım alanlarını, doğal yaşamı yok edecek olan mermer ocağına karşı basın açıklaması yaptılar.

   CHP Kaş İlçe Başkanı Mehmet Vural Arıkan konuşmada;"Kaş İlçemizin Gökçeyazı Köyünde yapılmak istenen mermer ocağına tüm Kaşlılar olarak hayır diyoruz. Kaş'ın ormanlarını, dağlarını, tepelerini ve doğasını ranta ve talana kurban vermeyeceğiz."Dedi.

   CHP Antalya Milletvekili Aliye Coşar mermer ocağıyla ilgili olarak yaptığı konuşmada;" Kaş Gökçeyazı'da mermer ocağına hayır! CHP Antalya İl Başkanımız Nail Kamacı, Kaş İlçe Başkanımız Mehmet Vural Arıkan, Milletvekillerimiz Cavit Arı ve Aykut Kaya, İlçe Yöneticilerimiz, Kadın ve Gençlik Kollarımız, Muhtarlarımız, Kaş Çevre ve Kültür Derneği, sivil toplum kuruluşları ve bölge halkı ile birlikte Gökçeyazı'da ormanları, suları, tarım alanlarını, doğal yaşamı yok edecek olan mermer ocağına karşı basın açıklaması yaptık. Kaş'ın ormanlarını ve doğasını ranta ve talana kurban vermeyeceğiz."Diye konuştu.

    CHP Kaş Kadın Kolları Başkanı Engin Özden Akça ise mermer ocağıyla ilgili olarak yaptığı konuşmada;"Bugün vekillerimiz Sayın Aliye Coşar Sayın Cavit Arı Sayın Aykut Kaya ve İl başkanımız Nail Kamacı ile Gökçeyazı mahallesinde mermer ocağı açılmasına karşı çıktık."Dedi.

   KAŞ GÖKÇEYAZl'DA MERMER OCAĞI İSTEMİYORUZ

   Oya Berk; Kaş Gökyazı'da mermer ocağı istemiyoruz dedi.

    Gökçeyazı köyünde düzenlenen Kaş Gökçeyazı mermer ocağı istemiyor tepki toplantısına katılan Oya Berk yaptığı konuşmada;" Cumhuriyetin ilk kuşağı, anne ve babalarımız, derelerini, ormanlarını, sularını, topraklarını devletten korumak zorunda kalmadılar. Çünkü devlet yasalar çerçevesinde zaten bunu yapmakla yükümlüydü. "Devlet" olmak bu demekti. Şimdi ben Kaş mermer ocağı istemiyor. Gökçeyazımermer ocağı istemiyor diye bağırmak zorundayım. Çünkü zengin edilecek şirketler var, çünkü "ÇED gerekli" kararı 25 hektar için lazımsa "24.5 hektarlık alanı kullanacağını" söyleyen, gözünü para hırsı bürümüş bir sisteme hizmet eden insanlar var. Çünkü artık devlet onların arkasında... Buz gibi bir havada onca insan toplanmış, yaşam alanlarını kar uğruna delik deşik eden bir zihniyete karşı direnmeye çalışıyor. Sizi de mermer ocaklarınızı da İS-TE-Mİ-YO-RUZ...

Kaş mermer ocağı istemiyor. Gökçeyazı mermer ocağı istemiyor."Diye konuştu.

   KAŞ ÇEVRE VE KÜLTÜR DERNEĞİNDEN: KAŞ’IN EŞSİZ DOĞASINA MERMER OCAKLARIYLA DARBE VURULUYOR! 

    Geçtiğimiz yıl haziran ayında Kaş’ın Çamlıova Mahallesindeki asırlık sedir ve ardıç ağaçlarının bulunduğu 1000 dönümlük (100 hektar) verimli orman arazisine mermer ocağı ve kırma eleme tesisi ruhsatı verilmişti. Halk bir araya gelerek ÇED toplantısını yaptırmamış, ruhsatın iptalini istemişti. Şimdi de Gökçeyazı Mahallesinde sandal ve meşe ağaçlarından oluşan orman ve de tarım alanlarını yok edecek 95,5 hektar (950 dönüm) büyüklüğündeki araziye mermer ocağı ruhsatı verildiği görüyoruz.

   Antalya Valiliği, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı İl Müdürlüğü tamamı orman ve tarım arazisinden oluşan alana ‘’ÇED gerekli değildir’’ kararı vermiştir. Adına ‘iklim değişikliği’ eklenen bakanlığının İl Müdürlüğünün su havlarımız, ormanlarımız, tarım alanlarımız üzerinde koruyucu kararlar alması beklenirken bölgemizde ve dünyada her yıl etkisini daha fazla hissettiğimiz iklim krizinin nedenlerinden biri olan orman alanlarının tahrip edilmesi yönünde ‘Çed gerekli değildir’ kararı vermesini, bir avuç taş ve mermer için geleceğimizin feda edilmesini anlayamıyoruz.

25 hektar ve üzeri alanlar için ÇED zorunluyken, ruhsat alanının toplam büyüklüğü 95,5 hektar olduğu görüldüğü halde, 24,5 hektarlık alanın ÇED’e konu edildiği ve ÇED sürecinin bypass edildiği anlaşılmaktadır. Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’nün sadece 2024 yılı içinde Türkiye genelinde 15bin’in üzerinde ruhsat verdiği, 2008 – 2023 yılları arasında 15 yıl içinde 386 bin ruhsat verdiği görülmektedir. Sadece 81 ilimiz olduğunu düşünüldüğünde bu rakamın korkutucu büyüklüğü daha iyi anlaşılmaktadır. Bu rakamlar ruhsat verilen yerin özelliklerine ve önemine bakılmadan masa başından ruhsat dağıtıldığı izlenimi yaratmaktadır. Verilen ruhsatların büyüklüğünün, il büyüklüklerinin oranına bakıldığında Türkiye coğrafyasının nasıl büyük bir talan ve yağma altında olduğu görülmektedir. Kütahya ilimizin %92’isi, Uşak’ın %80’isi, Çanakkale ve Balıkesir’in %79’u, Artvin’in %71’i, Muğla ilimizin %65’i maden faaliyetleri için ruhsatlandırılmıştır. Bir ilin neredeyse TAMAMININ ruhsatlandırılmış olduğunu görüyoruz. Bu ruhsatlı alan büyüklüğü, ülkemizin her yerinde yaşamamızı devam ettirebilmemiz için hayati önemi olan orman alanlarının, tarım alanlarının, su havzalarının yok edildiğini göstermektedir. Türkiye’nin her yanında büyük bir doğa kırımı ve geri dönüşü mümkün olamayacak tahribat yaşanmaktadır. Bilim insanları sadece 10 yıl içinde iklim değişimi kaynaklı felaketler sebebiyle dünya çapında 200 milyon insanın göç etmek zorunda kalacağı uyarısı yaparak karbon emisyonlarının düşürülmesi çağrısı yapmaktadır. Geçtiğimiz yıl Hindistan’nın Tripura eyaletinde dört gün süren muson yağmurları sonucunda oluşan sel ve heyelanlarda 23 kişi yaşamını yitirmiş, yaklaşık 1,7 milyon kişi felaketten etkilenmiştir. Yine birkaç ay önce İspanya’nın Valensiya şehrinde şiddetli yağışlar sadece sekiz saat içinde yıllık ortalama yağış miktarına eşdeğer bir seviyeye ulaşmış, büyük can ve mal kaybına yol açmıştır. Dünya’nın farklı noktalarında iklim değişikliği kaynaklı felaketler yaşanırken Türkiye’de ise büyük bir kuraklığın yıllar içinde büyüyerek arttığı görülmektedir. Türkiye’de son 60 yılda yaklaşık 240 doğal gölden 186'sı tamamen kurumuş, göllerimizin dörtte üçü yok olmuştur. Geriye kalan göller ise kuraklık tehlikesi ve aşırı kirlilikle karşı karşıyadır. Bu durum, su kaynaklarının sürdürülebilir yönetimi ve çevre koruma önlemlerinin önemini bir kez daha ortaya koymaktadır. Geleceğimiz olan su kaynaklarımızı hızla kaybediyoruz. İklim krizi ile mücadele edeceksek öncelikle karbonu, soluduğumuz oksijene çeviren ormanlarımızı korumalıyız. Ancak ormanlarımız atmosferdeki fazla karbondioksiti emerek sera etkisini azaltabilir.

   Kaş, içinde iki Özel Çevre Koruma Bölgesi, Unesco Dünya Mirası listesinde bulunan Ksantos ve Türkiye’nin en çok ziyaretçi alan antik kenti Patara ile beraber sekiz antik kent ve sayısız arkeolojik alan bulunduran, endemik ve nesli tehlike altında türlere ev sahipliği yapan eşsiz bir coğrafyadır. Türkiye’nin reklam yüzü olan Kaputaş plajı da dahil olmak üzere eşsiz kıyı şeridi ve koyları ile Türkiye’nin en önemli turizm noktalarının biridir. Ruhsat verilen yer Likya uygarlığının en yoğun nüfusunu barındıran bölgelerden biri olan Kyaneai antik kentinin bulunduğu alandadır. Bu sebeple ruhsat sahası çevresi, Likya kültürel mirasına ait yüzlerce arkeolojik alanla dolu bir açıkhava müzesidir. Böyle bir zenginliğin katma değeri olmayan mermer, taş için tahrip etmek Kaş’ın zenginliklerini anlamamak, bilmemektir.

   Sonuç Olarak; Buradan karar vericilere, yetkililere sesleniyoruz. Köyümüzle hiçbir bağı, ilgisi olmayan bir kişi bir firma zengin olacak diye TÜM KÖYLÜMÜZÜN SAĞLIĞINA, GELİR KAYNAKLARINA ZARAR VERECEK, YAŞAM ALANLARINI YOK EDECEK MERMER OCAĞININ AÇILMASI KARARINI İPTAL EDİN! HALKIMIZIN SAĞLIKLA, REFAH İÇİNDE YAŞAMASI İÇİN, ÇOCUKLARIMIZIN GELECEĞİ İÇİN ORMANLARIMIZA, SU KAYNAKLARIMIZA TARIM ARAZİLERİMİZE DOKUNMAYIN!

Editör: ADEM AYDIN