Rabbimizden razı olduğu ve kabul ettiği kâmil iman ve o imanın gereği olan Salih amel, ibadet ve itaatle birlikte sıhhat, afiyet ve ferahlık duası, temennisi ve niyazı ile sizi kalbî muhabbetlerimle selâmlıyorum:
السلام عليكم و رحمة الله و بركاته
CUMA GÜNÜMÜZ HAYIR VE BEREKETLERLE DOLU, MÜBAREK OLSUN. ÂMİİİNN
HER İŞİN BİR AHLÂKI VARDIR
Bu hayatta her birimiz farklı iş ve görevlerle iştigal etmekteyiz. Kimimiz memur, kimimiz amiriz; kimimiz işçi, kimimiz işvereniz. Allah katında bizi değerli kılan, ne mesleğimizdir ne de konumumuzdur. Bizi değerli kılan; imanımız ve ibadetlerimizdir. Sorumluluk bilincine sahip güzel ahlâklı bir kişi olmamızdır. Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır:
الَّذِي خَلَقَ الْمَوْتَ وَالْحَيَاةَ لِيَبْلُوَكُمْ أَيُّكُمْ أَحْسَنُ عَمَلًا وَهُوَ الْعَزِيزُ الْغَفُورُ
“O ALLAH, hanginizin daha iyi amel işleyeceğini, davranışça daha iyi olduğunu denemek, ortaya koymak için ölümü ve hayatı yarattı. O, mutlak güç sahibidir, çok mağfiret edicidir, bağışlayandır.”
Ayet-i kerimede ifade edildiği üzere, Mü’minde bulunması gereken hasletlerden biri de işini en güzel şekilde yapmasıdır. Zira İslam’ın bize öğrettiği bir iş ahlâkı vardır. Bu ahlâkın özünde doğruluk ve dürüstlük, güven ve sadakat, helal ve haram duyarlılığı vardır. Bu ahlâkın özünde hak etmediğini almamak, kul ve kamu hakkına riayet etmek vardır. Bu ahlâkın özünde ülkemizi her alanda daha güçlü kılmak, milletimizin huzuruna, mutluluk ve refahına katkı sunmak vardır. Bu ahlâkın özünde ilmi, bilim ve teknolojiyi insanlığın hayrına kullanmak, adalet ve iyiliği hâkim kılmak, zulüm ve kötülüğe engel olmak vardır.
Hz. Ayşe (R.Anha)dan rivayete göre Hz. Peygamber (S.A.V.) efendimiz:
إن الله تبارك و تعالى يحب إذا عمل أحدكم عملا أن يتقنه
“ALLAH Teâlâ, sizden biriniz bir iş yaptı mı, onu sağlam, mükemmel ve itinalı yapmasını sever.” buyurmaktadır. Bu hadis-i şerife gönülden bağlı kalmalı, işimizin hakkını vermek için çaba göstermeliyiz. Helal rızık kazanmak için emek sarf etmeliyiz. Alın terini kutsal bilmeliyiz. İşimizi, bize verilmiş bir emanet olarak görmeliyiz. Rızkımızı kazandığımız işyerinin eşya ve malzemelerine zarar vermemeliyiz. İşyerinin imkânlarını şahsi menfaatlerimiz için kullanmamalıyız. Yüce dinimiz İslam’da sadece işin ve işçinin değil, işverenin de bir ahlâkı vardır. Abdullah b. Ömer (R.A.) den rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) efendimiz:
أعط الأجير أجره قبل أن يجف عرقه
“İşçiye, çalışana ücretini, alnının teri kurumadan önce veriniz!” buyurmaktadır. Eğer işveren isek bu hadisi kendimize şiar edinip işçinin ücretini tam ve vaktinde ödemeliyiz. Onu sosyal güvenceden mahrum bırakmamalıyız. İş güvenliğine hassasiyet göstermeli, işçinin sağlığını kendi sağlığımız bilmeliyiz. İşçinin canına zarar verecek her türlü tutum ve davranıştan sakınmalıyız. Ona dinlenme ve ibadetlerini yerine getirme fırsatı sağlamalıyız. İslam’a göre kamuda görev yapmanın da bir ahlâkı vardır. Her şeyden önce kamu hakkının topyekûn bir milletin hakkı olduğunu bilmeliyiz. İster memur isterse amir olalım, görev ve sorumluluğumuzu hakkıyla yerine getirmeliyiz. Devletimize sadakatle bağlı kalmalı, milletimize nezaket ve güler yüzle hizmet etmeliyiz. Adaleti titizlikle ayakta tutmalı, doğruluktan, iyilikten, hak ve hakikatten ayrılmamalıyız. Yüce Rabbimizin:
وَمَنْ يَغْلُلْ يَأْتِ بِمَا غَلَّ يَوْمَ الْقِيَامَةِ ثُمَّ تُوَفَّى كُلُّ نَفْسٍ مَا كَسَبَتْ وَهُمْ لَا يُظْلَمُونَ.
“Hiçbir peygamberin emanete hıyanet etmesi düşünülemez. Kim emanete, devlet malına hıyanet ederse, kıyamet günü, hainlik ettiği şeyin günahı, boynuna asılı olarak gelir. Sonra da hiçbir haksızlığa uğratılmaksızın herkese kazandığının karşılığı tastamam ödenir.” uyarısını asla ez eksiksiz göreceğimiz ebedi bir ahiret hayatı var. Öyleyse iş ve çalışma hayatımızda hesap verilebilir adımlar atalım. Ne aldatan ne de aldatılan olalım. Helalinden kazanalım, helale harcayalım. Kul ve kamu hakkından sakınalım. Boğazımızdan haram bir lokmanın geçmemesine özen gösterelim. Unutmayalım ki, kendimiz ve ailemizin ihtiyaçlarını helal ve meşru TC şu müjdesiyle bitiriyorum:
إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ إِنَّا لَا نُضِيعُ أَجْرَ مَنْ أَحْسَنَ عَمَلًا
“İman edip salih amel işleyenler, dünya ve âhiret için yararlı işler yapanlar bilmelidirler ki, biz güzel iş yapanların ecrini, karşılığını asla zâyi etmeyiz.”