HER CANlN DOKUNULMAZLIĞI VARDIR

   Rabbimizden razı olduğu ve kabul ettiği kâmil iman ve o imanın gereği olan Salih amel, ibadet ve itaatle birlikte sıhhat, afiyet ve ferahlık duası, temennisi ve niyazı ile sizi kalbî muhabbetlerimle selâmlıyorum

السلام عليكم و رحمة الله و بركاته

   CUMA GÜNÜMÜZ HAYIR VE BEREKETLERLE DOLU, MÜBAREK OLSUN. ÂMİİİNN

   HER CANIN DOKUNULMAZLIĞI VARDIR

   Resûlullah (S.A.V.) efendimiz ve ashâb-ı kirâm hicretin onuncu yılında hac ibadetini eda etmek üzere Arafat’ta bir araya gelmişlerdi.

   Hz. Peygamber (S.A.V.) efendimiz, o gün, Allah’ın emir ve yasaklarını, İslam’ın evrensel mesajlarını, insan hak ve hürriyetlerini ilan etmişti. Yıllar sonra “Veda Hutbesi” olarak anılacak bu konuşmasında yer alan hikmet yüklü mesajlardan biri de can dokunulmazlığıdır. Nitekim Ebu Bekre (R.A.)den rivayete Resûlullah (S.A.V.) efendimiz Veda Hutbesi’nde insanlığa şöyle seslenmiştir

فإن دماءكم وأموالكم وأعراضكم بينكم حرام كحرمة يومكم هذا في شهركم هذا في بلدكم هذا

“Ey insanlar! Bu Zilhicce ayınız, bu Mekke şehriniz, bu arefe gününüz nasıl mukaddes ise, kanlarınız, mallarınız ve ırzlarınız da aynı şekilde mukaddestir, dokunulmazdır.”

Yüce dinimiz İslam’a göre insan, yaratılmışların en üstünü ve en kıymetlisidir. Her türlü saygı ve hürmete layıktır. Dini, dili ve rengi ne olursa olsun; kadın erkek her insanın bedeni dokunulmazdır, canı mukaddestir. Bu sebepledir ki, tıbben zaruri ve dinen meşru bir sebep olmadıkça anne karnındaki ceninin hayatına kürtajla son verilemez. Hiç kimse kendi canı bile olsa intihar ederek hayatını sonlandıramaz. Örf ve adetlerin arkasına sığınarak töre cinayetine yeltenemez. Namusu gerekçe göstererek hiçbir canı hayattan koparamaz. Kendini devletin yerine koyarak suçluyu cezalandıramaz. Hâsılı hiç kimse bir başkasının canına kastedemez, bedenine zarar veremez, şeref ve haysiyetine dil uzatamaz. Nitekim hutbeme başlarken okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır

وَمَنْ يَقْتُلْ مُؤْمِنًا مُتَعَمِّدًا فَجَزَآؤُهُ جَهَنَّمُ خَالِدًا فِيهَا وَغَضِبَ اللّهُ عَلَيْهِ وَلَعَنَهُ وَأَعَدَّ لَهُ عَذَابًا عَظِيمًا

“Kim bir Mü’mini kasden öldürürse onun cezası, içinde ebedi kalıcı olmak üzere cehennemdir. ALLAH Teâlâ ona gazap etmiş, onu lânetlemiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır.”

 Ne acıdır ki, her geçen gün dünyamız yaşanmaz bir hal alıyor. Kendisinden başka hiç kimseye hayat hakkı tanımayan zalimler, başta Gazze olmak üzere İslam beldelerinde tarihte eşine az rastlanır bir soykırım uyguluyorlar. Maalesef, Müslümanlar olarak bizler de günden güne İslâmî duyarlılığımızı, ahlâkî hassasiyetlerimizi kaybediyoruz. İnsanlıktan nasibini almamış, kin ve düşmanlığın, hırs ve tamahın esiri olmuş kimseler yüzünden ailede, okulda, iş hayatında ve trafikte şiddet görüntüleri artmaya devam ediyor. Nice masumlar öldürülüyor, nice yürekler yanıyor. Ancak şu husus asla unutulmamalıdır ki, insanların kalbine Allah korkusu, ahiret bilinci, hesap verme şuuru yerleştirilmedikçe, suçlulara karşı caydırıcı cezalar uygulanmadıkça, kötüler suç işlemeye devam edecektir. Yüce Rabbimizin bu husustaki ikazı gayet açıktır

وَلَكُمْ فِي الْقِصَاصِ حَيَاةٌ يَا أُولِي الْأَلْبَابِ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ

“Ey akıl sahipleri! Kısasta sizin için hayat vardır. Umulur ki suç işlemekten sakınırsınız.”

Evet, devlet eliyle ve hukuk önünde suçluya uygulanacak olan caydırıcı cezalar, nice masumların canını kurtaracak, nice kavrulan yüreklere su serpecektir. İşte Kur’an’ın tüm insanlığa çağrısı

وَلَكُمْ فِي الْقِصَاصِ حَيَاةٌ يَا أُولِي الْأَلْبَابِ

“Ey akıl sahipleri! Kısasta sizin için hayat vardır..”

Bizler, merhametlilerin en merhametlisi olan Rabbimize gönülden iman etmiş müminleriz. Fedale b. Ubeyd (R.A.)den rivayete göre

الا أخبركم من المسلم من سلم المسلمون من لسانه ويده والمؤمن من أمنه الناس على أموالهم وأنفسهم والمهاجر من هجر الخطايا والذنوب والمجاهد من جاهد نفسه في طاعة الله عز و جل

“Dikkatlice dinleyin! Müslüman, Mü’min, Muhacir ve Mücahid kimdir, size bildireyim mi, size haber vereyim mi

Müslüman Dilinden ve elinden Müslümanların emin olduğu, zarar görmediği kimsedir.

Mü’min Canları ve malları hususunda insanların kendisinden emin oldukları, zarar görmedik-leri kimsedir. Muhacir Hataları ve günahları terk eden kimsedir.

Mücahid ALLAH Teâlâ’ya itaat hususunda nefsiyle savaşan, cihad eden kimsedir.”  buyuran Rahmet Peygamberi, Sevgili Peygamberimiz, Hz.Muhammed Mustafa (S.A.V.) efendimiz ümmetiyiz. Bize düşen; merhameti elden bırakmamak, elimizle ve dilimizle hiç kimseye zarar vermemektir. Şiddete asla tevessül etmemek, bir insanın canına kıymak şöyle dursun onun kalbini kırmaktan, gönlünü incitmekten bile sakınmaktır. Çocuklarımızı ve gençlerimizi dinine bağlı, milletine ve insanlığa faydalı kişiler olarak yetiştirmektir. Sağlığına kavuşmayı bekleyenlere, hastane köşelerinde hayata tutunmaya çalışanlara kanımızla, organlarımızla can olmaktır. Unutmayalım ki, kendi canımızı aziz bildiğimiz kadar bütün insanların da canını aziz bilirsek, kendimiz için sevip istediğimiz bütün hayırları diğer insanlar için de istersek, işte o zaman kâmil bir mümin, örnek bir Müslüman, iyi bir insan oluruz.