ANADOLU PARSININ DNA'SI ALINDI, DÜNYA GEN BANKASI'NA GİRDİ
Türkiye'de en son 1975'lerde görülen, neslinin tükendiği düşünülürken 8 Ağustos 2019'da görüntülenen Anadolu parsının, 2020 yılında fotokapan önüne yaptığı idrar örneğinden laboratuvarda alınan DNA verileri, Dünya Gen Bankası'na 'Anadolu Parsı' olarak kayda girdi.
Dünyada 'leopar', Anadolu tarihindeki kullanımı nedeniyle Bilim Kurulu'nca 'pars' olarak isimlendirilen ve bilimsel çalışmalara göre tüm dünyada leoparların sekiz alt türünden biri olan Anadolu parsının Batı Akdeniz'de ilk kez görüntülenmesinin ardından, DNA örneği de alındı. Anadolu'nun en önemli karasal yırtıcı memeli türü olan parsın tarihi ve kültürünün büyük önem taşıdığına dikkat çekilen araştırma, Anadolu parsının varlığına dair kanıtları ortaya koyması açısından tarihi bir dönüm noktası olarak nitelendiriliyor.
İLK KAYIT 2 YIL ÖNCE ALINDI
Anadolu Parsı, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü'ne (DKMP) bağlı 6'ncı Bölge Müdürlüğü ekiplerince 8 Ağustos 2019 tarihinde Batı Akdeniz'de görüntülendi. Bu görüntülemenin ardından DKMP 6'ncı Bölge Müdürlüğü ve Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (ISUBÜ) iş birliğinde TÜBİTAK destekli proje başlatıldı. Proje kapsamında bugüne kadar Batı Akdeniz'de 2 Anadolu parsına ait 58 görüntü elde edildi.
İLK RESMİ KAYDI ULUSLARARASI MAKALE OLDU
ISUBÜ Yaban Hayatı Ekolojisi ve Yönetimi Dr. öğretim üyesi Yasin Ünal, DKMP 6'ncı Bölge Müdürlüğü'nden Hasan Uysal, ISUBÜ'den Dr. öğretim görevlileri Ahmet Koca ve Mevlüt Zenbilci ile WWF-Türkiye'den Mustafa Önder Ersin tarafından bir makale hazırlandı. Uluslararası uygulamalı ekoloji ve çevre araştırması dergisinde yayımlanan makaleyle Anadolu parsı, dünya literatürüne girmiş oldu.
İDRAR ÖRNEĞİNDEN DNA'SI ÇIKARTILDI
Anadolu parsının dünyada hem kültürel hem biyolojik açıdan çok değerli bir tür olarak kabul edildiğini belirten Yasin Ünal, nesli tükendiği düşünülen Anadolu parsının Anadolu'da var olduğunu bilimsel olarak kanıtlayacak nitelikte bir makale yayımladıklarını söyledi. Bu makalenin ardından bilimsel çalışmaların sürdürüldüğünü anlatan Dr. öğretim üyesi Ünal, fotokapan önünde bir Anadolu parsının görüntü verdiği sırada idrar bıraktığının belirlenmesi sonrasında, DKMP uzmanlarınca idrarından swap örneği alındığını, bu örneğin Sivas Cumhuriyet Üniversitesi'ne gönderildiğini belirtti.
DÜNYA GEN BANKASI KAYITLARINA GİRDİ
Laboratuvar incelemesi sonrasında elde edilen genetik verilerin, dünyadaki diğer leopar türleriyle karşılaştırıldığını, bu türün Anadolu Parsı olduğuna dair DNA verileri elde edildiğini açıklayan Ünal, “DNA verileriyle 'Anadolu Parsı' olarak Dünya Gen Bankası kayıtlarına girdi. Elde edilen genetik birçok bilimsel veri, insanlarla ve yaban hayvanlarıyla etkileşimi, hangi alanlarda dolaşıyor, beslenmesi gibi diğer bilgilerle alakalı yeni makale çalışmamız devam ediyor" diye konuştu.
DİĞER VERİLER DE KARŞILAŞTIRILDI
Makalede, tespit edilen bireyin görüntülerinden elde edilen tahmini kriterler ve özelliklerle Anadolu parsının anatomik özelliklerinin karşılaştırıldığı da belirtilerek, omuz yüksekliği, tüy ve vücut uzunluğu, baş büyüklüğü ve başın vücuda oranı ve post renginin oldukça benzer olduğunun tespit edildiği kaydedildi. Bu veriler ışığında bireyin genetik materyalinin araziden toplandığı ve Dünya Gen Bankası'ndaki verilerle eşleştirilerek analiz edildiği belirtilen makalede, “Analiz sonuçları Dünya Gen Bankası veri tabanına Anadolu parsı olarak girilmiştir. Genetik çalışmadan elde edilen bu veriler ileride yayımlanmak üzere hazırlanmaktadır" denildi.
IUCN'NİN KIRMIZI LİSTESİNDE
Uluslararası Doğa Koruma Birliği (IUCN) Kırmızı Listesi'nde dünya çapında Hassas (VU) ve Akdeniz ölçeğinde Kritik Tehlikede (CR) gösterilen Anadolu parsına ilişkin makalede, 1975 yılına kadar İç Anadolu, Akdeniz ve Ege bölgelerindeki ormanlarda dağılım gösterdiği, o tarihten bu yana bilim insanları, yerel halk ve avcılardan gelen doğrulanmamış bilgiler dışında canlı kayıt alınamadığı bildirildi. Bu çalışma ile tarihte ilk kez Anadolu parsının yaşayan bir bireyi (bireyleri) Türkiye'nin Akdeniz Bölgesi'ndeki Batı Toros Dağları'nda kamera tuzağı yöntemiyle fotoğraflandığı ve video kaydı alındığı ifade edildi.
EN BÜYÜK LEOPAR ALT TÜRÜ
Sanayileşme, orman yangınları, turizm ve kaçak avcılık gibi insan faaliyetlerinden kaynaklanan çeşitli ölüm faktörleri nedeniyle sayılarının hızla azaldığına da işaret edilen makalede, geçmiş dönem bilimsel çalışmalardan elde edilen bilgilere göre Anadolu parsının özellikleri şöyle sıralandı:
“Anadolu parsı en büyük leopar alt türüdür. Yetişkin bir erkeğin ağırlığı 100 kilogramı, toplam vücut uzunluğu 2,5 metreyi ve kuyruğu 80 santimetreyi bulabiliyor. Parlak, sarımsı kahverengi, oldukça kısa tüylü kürkü, ince kenarlı büyük bir rozeti ve uzun, tüylü bir kuyruğa sahip. Vücut rengi Hindistan ve Afrika'daki alt türlere göre daha soluk olsa da kendine özgü bir altın rengi vardır. Vücut kıllarının uzunluğu ortalama 1,5- 2 cm arasında değişiyor."
ROMA'DA GLADYATÖR SAVAŞLARINDA KULLANILMIŞ
Makalede, Anadolu parsının Roma döneminde gladyatör savaşlarında kullanıldığına dair bilgilere de şu şekilde yer verildi:
“Romalı devlet adamı Marcus Tullius Cicero, MÖ 51-50 yılları arasında Kilikia Valisi olarak görev yaparken, gladyatör savaşlarında kullanılmak üzere bugün Türkiye'nin Antalya, Burdur ve Denizli illeri arasında yer alan Kibyratis bölgesinden Anadolu leoparlarının gönderilmesini istemiştir. Modern araştırmacılar bu dönemde Cicero'nun leoparın özelliklerine dair notlarından yola çıkarak leopar türlerini sınıflandırırken, Anadolu'da yaşayanlarına Cicero'nun ön adı olan Tullius'tan esinlenerek 'Tulliana' adını vermişlerdir. Anadolu Parsı ile ilgili bilgiler antik çağlara kadar uzanmaktadır. Leoparların Anadolu'daki varlığının en eski göstergesi, Konya Çatalhöyük'te bulunan ve 9 bin yıl öncesine tarihlenen Leopar Tapınağı'ndaki duvar kabartmalarıdır. Tarih boyunca pek çok mimari eser, heykel buluntusu, seramik ve sikke Anadolu tarihinin hemen her döneminde Anadolu parsının önemini göstermektedir.