Türkiye gündemine, 2003 yılında şüpheli ölümlerin araştırılmasıyla giren Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA), havaların ısınmasıyla yeniden kendini gösterdi. Aralarında Sivas Cumhuriyet Üniversitesi'nin (SCÜ) de bulunduğu kurulun aşı geliştirme çalışmalarında, 20 yılda henüz istenen sonuca ulaşılamadığı belirtildi.
Türkiye'de ilk kez 2002 yılında ölümlere neden olan KKKA hastalığı, 2003 Mayıs ayında kayıtlara geçti. Tokat'ta SSK hastanesinde hemşire olarak çalışan Esra Demir (27) ile ardından 6 kişinin kaza zaman aralıklarıyla ölümü üzerine vakalardan alınan verilerin Fransa'daki Pasteur Enstitüsü'nün laboratuvarına gönderilmesiyle, hastalığın, 'Kırım Kongo Kanamalı Ateşi' olduğu belirlendi. Sağlık Bakanlığı, hastalığın adını, 30 Aralık 2003'te valiliklere duyurdu. Hastalığın kırsal kesimlerde, 'Hyalomma' türü kenelerden insanlara bulaştığı belirlendi. Genellikle Orta Anadolu ve Karadeniz illerinin bir kısmında görülen vakalar, her yıl ilkbaharda havaların ısınması ve kene popülasyonunun uyanmasıyla başlıyor.
Bu yıl da baharla birlikte hastanelerde vaka sayılarında artış görüldü. Aralarında SCÜ'nün de bulunduğu kurul tarafından aşı geliştirmek için başlatılan çalışmalarda ise geride kalan 20 yılda henüz istenen sonuca ulaşılamadı. 2023 yılı başlarında bitmesi beklenen çalışmalardan şu ana kadar sonuç çıkmadı.
AŞI ÇALIŞMALARI ARZU ETTİĞİMİZ DÜZEYE GELMEDİ
SCÜ Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Bakır, aşı çalışmalarını anlatarak, "Dünya Sağlık Örgütü ve dünyanın birçok ülkelerinde koronavirüs aşısına kaynak ayrıldı ve hızlı bir şekilde aşı geliştirildi. Tabii ki burada da çalışmalar var. Şu ana kadar yapılan çalışmalar arzu ettiğimiz düzeye gelmedi ama ben aşı için umutluyum. Ancak biraz daha hızlandırmak gerekiyor. Bunun için de yatırım yapmak gerekiyor. Şu anda Faz-1, Faz-2 dediğimiz aşamada çalışmalar var. Bizim ülkemizde bilindik çalışmalar yapan yerler var. Bizim üniversitemizde de yurt dışı bağlantılı çalışmalar var. Umarım en kısa zamanda kaynak sağlanır ve yeterli, uygun bir aşı uygulanabilir bir hale gelir" dedi.
BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ ZAYIF OLANLARI ETKİLİYOR
Hastalığın zayıf bağışıklığa sahip olanlarda ölümle sonuçlanabildiğini belirten Prof. Dr. Bakır, keneyle temasta hastaneye erken başvurunun önemli olduğunu vurgulayarak, "Kene eğer erken tespit edilirse bunun uzaklaştırılması gerekiyor. Özellikle de kenelerin sevdikleri alanların dikkatli bir şekilde kontrol edilmesi, vücutta görülürse erken çıkarılması gerekiyor. Tabii bu çıkarılması işlemi sırasında da genellikle vatandaşlar, 'Bir sağlık kuruluşuna mı gidelim, biz mi çıkartalım' şeklinde düşünebiliyorlar. Keneyi çıkarırken çıplak elle yapmamaları, keneyi patlatmadan tek hamlede çıkarmaları yeterli oluyor ama çıkartamayacaklarsa sağlık kuruluşlarına başvurabilirler. Vatandaşların bu işlemden sonra ellerini yıkamaları, kenenin tutunduğu bölgeyi bir dezenfektanla silmeleri de gerekiyor. Bu vakalarda bağışıklık sistemi önemli. Bağışıklık sistemi zayıf olanlar veya diğer organ ve sistemlerle ilgili hastalıkları daha çok olumsuz etkileniyor" diye konuştu.
Prof. Dr. Bakır, vakalarda can kayıplarının genellikle zamanında başvuru yapılmamasıyla vücutta kanamaların başlaması ve bunun durdurulamamasından kaynaklandığını dile getirdi.